18 Ekim 2018 Perşembe

Fısıltı

Zehra Tokur
Bazen sesiniz çok gür çıksa da duyulmazsınız ama bir fısıltınızla duymayan kalmaz sizi. Bunu neden mi diyorum? Çünkü dev eserler gözükmez görünürde. Belki de sesinizden çok davranışlarınız ses getirir. Çünkü ses dediğin atmosfere karışır uçar gider; duyanı olur duymayanı da.
Her zaman soruları bulacak değilsiniz, arada da sorular ayağınıza gelir. Geçenlerde parmağımda Filistin bayraklı yüzük takmıştım, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olaraktan. Haliyle dikkatini çeken de oldu çekmeyende. Birden parmağındaki Azerbaycan bayrağı mı? diye soru geldi. Soruya cevaben, hayır-hayır, özgürlüğe hasret memleket Filistin bayrağı dedim. Neden takıyorsun, herhangi bir protesto mu yoksa propaganda mı diye sorulara karşılık 3 saate yakın cevabı sürdü. Mescidi Aksa’nın yetimliğinden, Siyonistlerin yaptığı zalimliklerinden, Sultan 2.Abdülhamit Han’ı da anmakla beraber Orta Doğunun kanayan yaralarından da bahsettim. Bu sefer ben gitmedim, onlar geldiler. Ben sadece parmağımdaki yüzüğümle fısıldadım hepsi bu.
Doğruyu öğrenmek ve öğretmektir mesele… Paylaşınca ilmek ilmek çoğalır ilim. Sen onu, o, onları aydınlattığı anda bir zincirin halkaları gibi olacağız senin sayende. Doğru bildiğin yolda tek kalsan da yürümeye devam et diyen Şamil Baseyev’in sancak tuttuğu yoldasın. Dinini, kitabını, geçmişini bilip faaliyete geçersin zafere yaklaşırsın adım-adım…
Tarihin tozlanmış sayfalarını arındırmalı. Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs davasını dava bilmeli. Şanlı Azerbaycan şehidi Mübariz İbrahimov’u örnek almalı. Malcolm X’in hayatı, Aliya Izzetbegoviç’in mücadelesini tanımalı…
Yani diyeceğim şu ki;  Fısıltınız yankılansın kâinata. Ses getirsin sessiz çığlıklara. Fikirleriniz hayat bulsun yarınlara… Evvela Şey Edebali’nin “Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın” diye öğüt veren Osman Gazi’nin torunları olaraktan geleceğe sağlam basmanın yolu geçmişini bilmekten geçer.
Velhasıl kelam, küçük su birikintilerin buluşmasıyla oluşan çağlayanların yankı bulan sesleri gibi omuz omuza verip sesimizi daha gür çıkartacağız yeni bir direniş için.