Senan Kazımoğlu
senan@turkata.com
Kemal
Özcan, Vatana Dönüş Kırım Türklerinin
Sürgünü ve Milli Mücadele Hareketi, Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,
İstanbul 2002, XII+284 s., 4 Belge.
Karadeniz'in kuzeyinde, bugün
Ukrayna'nın sınırları içersinde yer alan Kırım yarımadası, asırlardan beri Türk
toprağı olarak kalmış, ancak 1774 yılında yapılan "Küçük Kaynarca"
antlaşmasıyla Rus hakimiyetine girmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında Almanların
Kırımı almasıyla yeniden işgale maruz kalan bu Türk toplumunun en büyük
felaketi, 1944 yılında Rusların, Almanlardan Kırımı geri almasıyla başlar.
Ruslar, Almanlarla işbirliği yaptığı iddiasıyla vatana ihanetten suçladığı
Kırım Türklerini, topyekun sürgün eder. Kırım Türkleri ancak yarım asırlık
mücadeleden sonra kendi topraklarına dönebilmiştir.
Kırım Türklerinin sürgünü ve vatana
dönme mücadelesi hakkında Türkiye'de de bazı önemli eserler ortaya konulmuştur.
Bu eserlerden biri de Kırım konusunda önemli araştırmaları olan Prof. Dr. Kemal
Özcan'ın "Vatana Dönüş Kırım
Türklerinin Sürgünü ve Milli Mücadele Hareketi kitabıdır.
Hakkında bahsedeceğimiz Vatana Dönüş Kırım Türklerinin Sürgünü ve
Milli Mücadele Hareketi kitabı, önsöz, kısaltmalar listesi, giriş, 4 bölüm,
sonuç, bibliyografi, ekler ve dizin kısımlarından oluşmaktadır.
Önsöz
(s. ix-x) kısmında kitap hakkında bilgi veren yazar, her bölümü ayrı-ayrı kısa
şekilde ele alıyor. Daha sonra eserin hazırlanmasına destek olanlara teşekkür
ediyor.
Giriş
(s. 1-6) kısmındaysa Kırım Hanlığının kurulmasından itibaren Kırım Türklerinin
Çarlık ve Sovyet Rusya'sıyla ilişkilerinden
bahsediyor. Ayrıca Sovyetlerin son dönemlerinden itibaren Rusya ve batıda
yapılan çalışmaları anlatıyor. Sondaysa eserin yazılmasında başvurduğu
kaynakların bazılarından söz ediyor.
II.
Dünya Savaşında Kırım Türklerinin Durumu
ismini taşıyan birinci bölüm, II. Dünya Savaşı öncesi “Almanların Kırım
hakkında planları” (s. 7-12) başlığı altında Sovyetlerin ve Almanların özellikle
de Stalin ve Hitlerin daha savaşın öncesinden Kırım Türklerinin Kırımdan sürülmesi
planlarından söz ediyor. Ancak, savaşın başlaması ve olası bir sürgünde Kırımda
ekonomik durumun bozulması, göz önüne alınarak, Sovyetlerin ve Almanların
sürgün planını ertelemesi detaylı şekilde işleniyor. Ayrıca, Almanların Kırımı
kullanarak Türkiye'yi kendi taraflarında savaşa sokma planlarından da
bahsediliyor. Daha sonra Almanların Kırım’a ciddi bir direnişle karşılaşmadan
girmesi ve buna karşılık Sovyet ordusunun Kırım’dan geri çekilirken yaptıkları tahribat ve katliamlar
anlatılıyor.
Birinci bölümün ilerleyen sayfalarındaysa
Kırım Türkü aydınların diğer devletlerle, özellikle de Almanya ile olan
temasları yer almaktadır. Dikkat çeken bir diğer konu, asırlarca Rus zulmü
altında inleyen Kırım Türklerinin bir kısmının, sırf bundan kurtulmak için
Almanlarla işbirliği yaptıklarını ve hatta Sovyetlere karşı oluşturulan bazı
kaynaklarda sayıları 20.000 kadar gösterilen Kırım Türk Nefsi Müdafaa
Taburlarının kurulmasıdır. Buna rağmen Almanların Kırım Türklerine güvenmeyip
hiç bir vazife vermemesinden, hatta estetik ve maddi değeri olan her şeyi
Almanya'ya taşıyarak telafisi olmayan büyük tahribatlar meydana getirdikleri,
çoğu zaman Rusları aratmayan uygulamalarından söz ediliyor.
“Alman işgali sırasında Kırım
Türklerinin sosyal ve kültürel durumları”ndan (s.31-34) bahseden yazar, daha
sonra Almanlara karşı Sovyetler tarafından Kızıl Ordu ve Partizan (çete)
hareketlerinde yer alıp büyük kahramanlıklar gösteren Kırım Türklerinden
bahsediyor (s. 32-40). En sondaysa yazar, II. Dünya Savaşının sonuna doğru
Kırımın yeniden Sovyetler tarafından işgal edilişini ve Kırım Türklerine karşı
Sovyet ordusunun yaptığı keyfi katliamları ele alarak birinci bölümü bitiriyor.
Kitabın esas konularından olan
Kırım Sürgününün anlatıldığı ikinci bölüm, Kırım
Türklerinin Topyekun Sürgüne Gönderilmesi (s. 43-79) ismini taşımaktadır.
Kırım sürgününe geçmeden önce yazar, Sovyetlerin sürgün politikalarını ve
Sovyetler birliğinde yaşayan bazı toplulukların sürgün edilişlerini ele
almaktadır. Ayrıca, Kırımı yeniden kendi egemenliği altına alan Sovyet
rejiminin, incelemeler için Kırıma gönderilen heyetler tarafından Kırım Türklerinin
sözde ihanetlerinin tespit edilip, sürgün için hazırlıklar yapıldığı
vurgulanmaktadır.
“Kırım Türklerinin Topluca Sürgünü”
(s.52-68) başlığı altında anlatılan sürgün hadisesinde Sovyet askerlerinin
insanlık dışı hareketlerinden, sürgünün sebeplerinden, nasıl cereyan ettiğinden,
sürgün edilenlerin sayısından ve sürgün yolunda yaşanan facialardan detaylı
şekilde bahsedilmektedir. Bölümün bazı yerlerinde sürgün hadisesi zamanı Sovyet
askerlerinin yazdıkları hatıralardan da
örnekler verilmektedir.
Kırım Türklerinden boşalan yerlere
Sovyetlerin, çeşitli bölgelerden insanları getirerek yerleştirmesiyle devam
eden ikinci bölüm, nihayet Kırım Türklerinden geriye kalan maddi-manevi kültür
varlıklarının yok edilmesi ve hatta yer adlarının bile değiştirilmesiyle sona
eriyor.
Kitabın üçüncü bölümü Kırım Türklerinin Sürgündeki Yaşantıları (s.
83-117) adı altında incelenmektedir. Bu bölüm, adından da görüldüğü gibi Kırım
Türklerinin sürgün hayatından bahsedilmektedir
“Kırım Türklerinin sürgün yerlerine
varışı ve yerleştirme” (s. 83-91) zamanındaki gayri insani ve gayri ahlaki
davranışlar, ister yol boyu, isterse de sürgün yerlerine vardıktan sonra açlık
ve hastalıkla mücadeleleri bu bölümde karşımıza çıkıyor.
Bölümün bir diğer dikkat çeken konusuda
sürgündeki Kırım Türklerinin yaşam mücadeleleri, ev ve iş temini,
sosyo-kültürel durumlarıdır. Ayrıca, “Stalin sonrası Kırım Türklerinin vaziyeti”
(s. 105-116) bölümün konuları arasındadır.
Kitabın dördüncü ve son bölümü olan
Kırım Türklerinin Yurtlarına Dönme
Mücadelesi (s.117-221) kitabın esas konularından
olan Kırım Türklerinin milli mücadele hareketlerinden bahsetmektedir.
Kırım Türklerinin vatanlarına dönme
mücadelesinin oluşumu, teşebbüs grubunun faaliyetleri ve Sovyet rejiminin bu
oluşuma tepkisi bölümün dikkat çeken konuları arasındadır. Ayrıca,
itibarlarının yeniden iade edilmesi ve haklarındaki suçlamaları kaldıran 5
Eylül 1967 kararnamesi hakkında geniş bilgi verilmektedir. Bu kararname
sonrasında Kırım Türklerine diğer Sovyet vatandaşlarına tanınan haklar
verilmesinden ve uzun mücadeleden sonra Sovyetlerin, Kırım Türklerinin, Kırıma
toplu göçünden korkarak, ağır şartlar altında da olsa bazı Türklerin, devlet
kanalıyla Kırıma yerleştirme haklarının verilmesinden söz edilmektedir.
Bölümün diğer önemli konularından
biri de Kırım Türklerinin haksızlıklara karşı protestoları, buna karşılık da
Sovyetlerin Kırım Türkleri korkutmak ve yıldırmak için tutuklanma ve yargılama
kararlarıdır. İlaveten, Kırımda oturma izni alan bazı Kırım Türkü ailelerin
uzun yıllar sonra vatanlarına döndükleri zaman karşılaştıkları olaylar
anlatılmaktadır.
Nihayet 1989 yılında yayınlanan
Sovyet Deklarasyonuyla resmen Kırıma dönme hakkı kazanan Kırım Türklerinin
yaklaşık yarım asır sonra vatanlarına
dönüş hikayesi işlenerek dördüncü ve son bölüme nokta koyulmaktadır.
Sonuç
kısmında (s. 221-229) Kırım Türklerinin tarihine genel bakıştan, Sovyetlerin
Kırım Türklerinin yaptıklarının GENOSID yani SOYKIRIM olduğundan ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüş
mücadelesinden kısa şekilde bahsedilmektedir.
Kitabın 226-244. sayfaları arası
bibliyografya oluşturmaktadır. Oldukça zengin bir bibliyografya sunan yazar bu
kısımda Kırım Türklerinin sürgün ve milli mücadele hareketleriyle ilgili
yapılan önemli çalışmalara yer vermiştir. Ayrıca, ekler (s. 245-260) kısmındaki belgelerde kitabın değerini artırırken, hemen arkasından gelen dizin (s. 261-284) kısmı da eseri daha
da kullanışlı hale getiriyor.
Kırım Türklerinin sürgünü ve vatana
dönüş mücadelesi tarihiyle ilgili kaynaklar kullanarak meydana gelen bu eser,
Kırım Türklerinin tarihine ışık tutması ve Kırım Türklerinin dramını anlatması
bakımından önemli kitaplar arasında yer almaktadır. Ayrıca, kitap, akıcı dili
ve üslubuyla sadece konuyla ilgilenen akademisyenlere değil, her kademeden
geniş okuyucu kitlesine hitap etmesi bakımından çok değerli bir kitapt olduğu
kanaatindeyim.