“Başörtü, tutsaklık, yasak, post modern,
mağdurluk…” sözcükleri sana neyi çağrıştırmış olabilir? Zamanında inanç
özgürlüğünün ayaklar altına alınıp, değerlerinin yok edilmeye çabalayanların
darbesini mi? Yoksa esir alınanların başlarından örtüleri zorla almaya çalışan zihniyetsiz
kesim ile başındaki ayete sahip çıkmaya çalışan ablalarımızın mücadelesini mi?
Bazıları
başörtüsünün birer bez parçasından ibaret olduğunu sanıyorken bizler de
Allah’ın ayetidir diye başımızın üzerinde taşıyoruz. Çünkü tesettür özgürlüğün
sembolü, Allah’ın bizleri değerli gösteren birer emriydi… Lakin bu demek olmuyor ki sen özgürsün
istediğin gibi davran! Hayır, hayır senin bir duruşun ve bir bakışın var
çağlara örnek olacak… Bazıları gibi orada burada tesettürünü, değerlerini
kirletmiyorsun. Evvela sen bedeli ödenen mücadeleye sahip çıkmaktasın. Çünkü
zamanında senin özgürlüğün için birileri hep bir bedel ödedi. Sen özgürce
tesettürünle dolaş diye hayallerinden oldular. Sen dinini yaşamaktan vazgeçme
diye hep vazgeçtiler hürlükten. Darbeler atlattılar değerleri için, lakin göz
yummadılar, izin vermediler yapılan haksızca muamelelere… Yeter ki kardeşleri
böyle bir zulüm görmesinler diye… Çünkü öyle bir hal almıştı ki bu durum
ablalarımıza, annelerimize karşı cahil, örümcek kafalı, ezilmiş, yobaz, gerici,
daha neler-neler hakaret içeren ağır sözlerle itham edildiler. Ama
bilmiyorlardı ki kapalı bir hanımefendinin Yavuzlar, Fatihler Abdülhamitler
yetiştireceğini… İnanmıyorlardı bir kapalı hanımın ev hanımı, doktor, öğretmen,
mühendis, fotoğrafçı, yazar olabileceğini... Amma ve lakin asıl onların
zihniyetleri darlaşmış, bir ağ gibi tutsaklaşmaya yüz tutmuş! Evvela
mücadeleler birbirini kovalarken, ant içtiler ayeti başlarından indirmemeye!
Çünkü, Kadın ziynettir, Kadın değerdir… Allah’ın emrettiği ziynetlerinizi örtün
derken kendinizi örtün ki değerli olasınız... Ama tam aksine, akımlara ayak
uydurarak ayağının kaydığının farkında olmazsan, yerlere yatarak poz verirsen,
sadece kendini değil tüm tesettürlü kardeşlerinin adını zedelemiş olacaksın.
Duruşundan ödün verirsen, tüm kardeşlerinin hakkından ödün vermiş olacaksın.
Sana düşen de bunca verilen çabanın karşılığında sana bırakılan özgürlüğün
hakkını vermek olacaktır. Tekrardan soruyorum bunca verilen mücadele
karşılığında tesettürü karalamak kul hakkına girmek değil de nedir?
Eğer ki
zamanında inançlarımızı kısıtlamak için uğraşan batının davetlerine itibar
edersen, kimliğini incitir yok olmaya yüz tutarsın. Yazık etme bunca
mücadeleye, uğraşa. Ve eğer ki bir hanımefendi isen; değerlerine örnek olup
tesettüre girecek kardeşlerine birer duruş sergilemelisin. Ve sen davana layık
olmaya çabalayan bir iz bırakacaksın yürüdüğün yolda. Velhasıl kelam, sözün
özü, hakkıyla örtünüp, başındaki ayetin hakkını veren, yarınlara; İslamiyet
adına davasına nesil yetiştirecek hanımlara selam olsun.