21 Eylül 2018 Cuma

Müslümanlıktan Süslümanlığa

Zehra Tokur
“Başörtü, tutsaklık, yasak, post modern, mağdurluk…” sözcükleri sana neyi çağrıştırmış olabilir? Zamanında inanç özgürlüğünün ayaklar altına alınıp, değerlerinin yok edilmeye çabalayanların darbesini mi? Yoksa esir alınanların başlarından örtüleri zorla almaya çalışan zihniyetsiz kesim ile başındaki ayete sahip çıkmaya çalışan ablalarımızın mücadelesini mi?
Bazıları başörtüsünün birer bez parçasından ibaret olduğunu sanıyorken bizler de Allah’ın ayetidir diye başımızın üzerinde taşıyoruz. Çünkü tesettür özgürlüğün sembolü, Allah’ın bizleri değerli gösteren birer emriydi…  Lakin bu demek olmuyor ki sen özgürsün istediğin gibi davran! Hayır, hayır senin bir duruşun ve bir bakışın var çağlara örnek olacak… Bazıları gibi orada burada tesettürünü, değerlerini kirletmiyorsun. Evvela sen bedeli ödenen mücadeleye sahip çıkmaktasın. Çünkü zamanında senin özgürlüğün için birileri hep bir bedel ödedi. Sen özgürce tesettürünle dolaş diye hayallerinden oldular. Sen dinini yaşamaktan vazgeçme diye hep vazgeçtiler hürlükten. Darbeler atlattılar değerleri için, lakin göz yummadılar, izin vermediler yapılan haksızca muamelelere… Yeter ki kardeşleri böyle bir zulüm görmesinler diye… Çünkü öyle bir hal almıştı ki bu durum ablalarımıza, annelerimize karşı cahil, örümcek kafalı, ezilmiş, yobaz, gerici, daha neler-neler hakaret içeren ağır sözlerle itham edildiler. Ama bilmiyorlardı ki kapalı bir hanımefendinin Yavuzlar, Fatihler Abdülhamitler yetiştireceğini… İnanmıyorlardı bir kapalı hanımın ev hanımı, doktor, öğretmen, mühendis, fotoğrafçı, yazar olabileceğini... Amma ve lakin asıl onların zihniyetleri darlaşmış, bir ağ gibi tutsaklaşmaya yüz tutmuş! Evvela mücadeleler birbirini kovalarken, ant içtiler ayeti başlarından indirmemeye! Çünkü, Kadın ziynettir, Kadın değerdir… Allah’ın emrettiği ziynetlerinizi örtün derken kendinizi örtün ki değerli olasınız... Ama tam aksine, akımlara ayak uydurarak ayağının kaydığının farkında olmazsan, yerlere yatarak poz verirsen, sadece kendini değil tüm tesettürlü kardeşlerinin adını zedelemiş olacaksın. Duruşundan ödün verirsen, tüm kardeşlerinin hakkından ödün vermiş olacaksın. Sana düşen de bunca verilen çabanın karşılığında sana bırakılan özgürlüğün hakkını vermek olacaktır. Tekrardan soruyorum bunca verilen mücadele karşılığında tesettürü karalamak kul hakkına girmek değil de nedir?
Eğer ki zamanında inançlarımızı kısıtlamak için uğraşan batının davetlerine itibar edersen, kimliğini incitir yok olmaya yüz tutarsın. Yazık etme bunca mücadeleye, uğraşa. Ve eğer ki bir hanımefendi isen; değerlerine örnek olup tesettüre girecek kardeşlerine birer duruş sergilemelisin. Ve sen davana layık olmaya çabalayan bir iz bırakacaksın yürüdüğün yolda. Velhasıl kelam, sözün özü, hakkıyla örtünüp, başındaki ayetin hakkını veren, yarınlara; İslamiyet adına davasına nesil yetiştirecek hanımlara selam olsun.