28 Nisan 2016 Perşembe

101 Yıllık Yalan

Senan Yavuzalp
senan@turkata.com

(NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Y. L. Öğrencisi)

Bu yazıyı daha önce yazacaktım ama sağlık sorunlarım nedeniyle bugüne kısmet oldu. Bir 24 Nisan uydurma “ermeni soykırımı” gününü daha geride bıraktık.
Her yıl aynı konuyu ısıtıp-ısıtıp önümüze koyuyorlar. Ama biz her zaman ki gibi 24 Nisan günü aktifleşip, 24 Nisan geçtikten sonra yine gelecek 24 Nisana kadar kış uykusuna gidiyoruz.
Bizde bir atasözü vardır “yalan ayak açar yürümez” diye. Ama bu 101 yıllık yala hala yürüyor. Peki neden yürüyor sizce??? Tabi şimdi “efendim ermeni lobisi güçlü, süper güçler onları destekliyor” diyebilirsiniz. Ancak bir gerçek var ki onlar çalışıyor biz ise ne yazık ki uyuyoruz. Amerika’yla yakın ilişkileri olan bir hocamdan duymuştum, Amerika’nın en uç kasabalarında çıkan gazetelerinde bile mutlaka bir ermeni yazarın yazısı vardır ve bunlar da devamlı uydurma Ermeni soykırımından bahseden yazılar yazıyorlar. Ama ne yazık ki biz uydurma “soykırım” yalnız 24 Nisan yaklaşınca hatırlıyoruz. Tıpkı gerçek soykırım olan Hocalı’yı 26 Şubat günü hatırladığımız gibi…
Hiç kendimizi kandırmayalım bizim tarih şuurumuz yok. Halbuki, Yavuz Bahadıroğlunun deyimiyle  “bir Müslüman için imandan sonra en büyük telkin tarih şuurudur”. Ama ne yazık ki biz daha buna ulaşamadık. Ama düşmanlarımız bunu unutmuyor. Ermeniler Karabağ’da bizi Türk olduğumuz için katletti. Ermeniler tarafından esir alınanların söyledikleri şey bize “Türk” diyerek işkence ediyor ve katlediyorlardı. Akıllarınca bizden 1915 uydurma soykırımın intikamını aliyorlardı. Ama ne yazık ki gerçek soykırım Hocalıyı bile gerek Türkiye gerekse Azerbaycan Ermenilerin aleyhine kullanamıyoruz. Çünkü çalışmıyoruz. Çünkü bize göre Hocalı sadece 25 Şubat gece 12 den sonra başlayıp 26 Şubat gece 12 ye kadar suren bir etkinliktir. Evet! sadece etkinlik. Elbette tek Hocalıda değil. Anadolu’daki ermeni mezalimi hakkında ne kadar biliyoruz??? Bu konuda uluslararası düzeyde ne kadar araştırmamız ne kadar kitap ne kadar filmimiz oldu??? Ama Ermenilerin uydurma soykırımlarıyla ilgili binlerce kitapları belgeselleri filmleri var.  
Bu konuda bir arkadaşla tartışmıştık. Arkadaş bana Ermenilerin başkalarının piyonları olduğunu ve onları kendi safımıza çekmemiz gerektiğini söylemişti. Bende: “Biz onları kendi tarafımıza çekmek istedik “Millet-i Sadıka” dedik. Onlara güvendik. Ama onlar 1905-1907 Azerbaycan’da katliam yaptılar. Biz yine güvendik, 1915’te Anadolu’da katliam yaptılar. Biz yine güvendik, 1917-1918 Azerbaycan’da katliam yaptılar. Biz yine güvendik, 1920 Karabağ’da katliamlar yaptılar. Biz yine güvendik, 1991-1993 yine Karabağ’da katliam yaptılar.” Onlar başkalarının piyonları olup, bizle savaşıyorsa bizde gerekeni yapmalıyız.
Biz bugün Kafkasya ve Türkistan’daki (Orta Asya) Müslüman soykırımlarını, Ahıska’yı, Kırım’ı, Karabağ’ı, Anadolu’daki katliamları unuttuğumuz halde kendini Bizans’ın varisi olarak gören Rusya, hala Malazgırtın İstanbulun Ayasofyanın hesabını bizden soruyorsa yeni felaketleri beklemeliyiz. 
Aliya İzzetbegoviçin çok sevdiğim bir sözü var: “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” 
Yeni soykırımlar yeni felaketler yaşamamamız için tarih şuurumuzu gelecek nesillere çok iyi şekilde aşılamalıyız.