16 Ocak 2021 Cumartesi

Muhammed Hadi

 YAZAR: “ KAFKAZH.COM “DAN NURANE MİRZAYEVA
                                                
Türkün dökülen kanları  beyhude gider mi?
Dikkatli düşün yoksa bu kan hepsi heder mi?

Bu dizelerden sonra konumuzun kim olduğunu söylemesekte ülkesini seven herkes anlamıştır. Evet, bu dizeler kanında vatan sevgisi ve kalbinde toprak ateşi ile yanan Muhammed  Hadi'nin meşhur dizeleridir, şimdi Hadi'yi daha yakından tanıyalım. 

Ağa Muhammed Abdülselimzade 1879'da Azerbaycan'ın söz ve sanat şehri olan Şamahı şehrinde doğdu. Gerçek adı Ağa Muhammed olan ve gençliğinde  Hadi (Arapça; Rehber) lakabını seçen Muhammed Hadi, 1879'da Şamahı'nın  Sarıtoprak Mahallesi’nde bir tüccar ailesinde doğdu. İlköğrenimini Şamahı'dan Molla Samed'in yanında mahalle okulunda, daha sonra Şair Abbas Sahhat'ın babası Aliabbas Efendi’nin kurduğu okulda aldı ve küçük yaşlardan itibaren Arapça ve Farsçada ustalaştı. Çocukken babasını kaybeden Hadi'nin annesi, onu ve kız kardeşleri Sahibe ve Esma’yı babasının akrabalarının bakımına bırakıp Sulut köyünde zengin bir adamla evlenmişti. Daha sonra Hadi babası Abdülselim'in annesi Teyyiba Hanım’ın  sonra ise yakın akrabası Mustafa Lütfi  Bey şair ve kardeşlerinin eğitimi ile ilgilenmiştir. Büyükannesinin ölümünden sonra Muhammed Hadi  akrabası Mustafa Lütfi'nin himayesinde yaşadı ve ondan Arapçayı öğrendi. Muhammed Hadi gençliğinde Teoloji ile birlikte özellikle Dil, Edebiyat, Felsefe, Mantık ve Tarih olmak üzere seküler bilimlerden eğitim aldı. Şair, genç yaşta yurtdışında okumak istemesine rağmen, bunu yapacak maddi imkânları yoktu. Bu şiirlerinden birinde daha net görülebilir:

           Okumak için ne kadar dâdû fegân ettiysem,
           Zerre işe yaramadı bu isteğim
           Dağa söylersem duyar ve yankılanır
           Taşa dönenlere tesir etmedi feryadım.

Hadi, istediği okullarda istediği eğitimi alamadığı için kuzeninin yardımı ile bir iş kurdu, ancak ilgilenmediği için kısa sürede işi bıraktı. Ocak 1902'nin son günü Şamahı'da bir doğal afet meydana geldi. Şamahı depreminden sonra herkes gibi Muhammed Hadi’de orayı terk etti.

25 yaşına kadar tek bir kaside ya da aşk şiiri yazmayan şair, 1905 ortalarında basında yer almaya başladı. Kendisini iyi tanıyan ve yakın arkadaşı olan Mustafa Lütfi  Astrahan'da  Burhani-Taraggi gazetesini çıkarıyordu ve onun Muhammet Hadi gibi bir kalem sahibine ihtiyacı vardı. Muhammed Hadi onun ısrarı üzerine öğretmenliği tamamen bıraktı ve 1905'te Astrahana giderek basında çalışmaya başladı. Muhammet Hadi Hayat,  Fuyuzat ve Burhani-Taraggi gazetelerinde bilim, aydınlanma ve Rönesans çağrısı yapan şiirler ve yazılar yazdı. Muhammed Hadi 1906'da Ali Bey Hüseynzade'nin çağırısı üzerine Bakü'ye geldi ve "Füyuzat'ta''  çalıştı ve burada Osmanlı yazarlarından farklı olarak yerel hayatla ilgili makaleler yayınlamaya çalıştı. Füyuzat kapatıldıktan sonra Yeni Hayat ve İttifak gazetelerinde çalıştı.

1907-1908'de Muhammed Hadi Azerbaycan şairlerinin önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edildi.
Nağme-i ahrarane, Dushizeyi-hurriyet,  "Gül, sevdiğim, gül" (Huriyi-hürriyet) Advari-teceddüt, Asari-ınkılap ve diğerleri onu tanıttı. Muhammed Hadi şiirlerinde doğrudan veya dolaylı olarak özgürlük hakkında konuşuyordu. Hadi için artık hayat başlamış gibiydi şiirlerinde özgürlük çağrısını daha yüksek sesle bağırırcasına yazmaya başladı. Onun için bağımsızlık hayatın anlamı haline geldi.

Aynı zamanda Azerbaycan’ın ileri gelenlerinden biri olan aydın , Kurdamir ve Şirvan'daki nüfusu eğitmek için öğretmenlik yaptı. Aynı şekilde bir çok makalesinde halkımızın aydınlanmasını gerekli bir olay olarak görmüş ve tüm aydınları buna yönelik adımlar atmaya çağırmıştır.

Muhammet Hadi 1910'da İstanbul'a gitti ve bir süre orada kaldı. Ancak 1915'te sürgüne gönderildi. Çok kaotik bir hayat süren şairin yüreği  vatan sevgisiyle hep atmıştır. Şair kendi tarzında eserler yazdı ve gelecek yüzyıllar boyunca yaşayacak bir miras bıraktı.

Eserleri:
Nağme-i Ahrarane
Okul Şarkısı
Biz Ne Haldeyiz?
Kaleme
Amali- İstikbal
Anavatan Çığlığı
Ârzû-yı Dîl
Periyi-Vicdan

Sayısız şiirinin her biri genç kuşağın kanını heyecanlandıracak coşkuyla seçilmiş özel bir sevgiyle yazılmıştır. Şair her zaman savaşa hazır cesur bir adam olarak yaşadı  vatanının istiklali için mücadele etmiş ve hayatı boyunca zulüm görmesine rağmen pes etmemiştir.

Şair nişanlanmış fakat sonra nişanlısının vefat etmesi üzerine bir daha ne nişanlanmış ne de evlenmiştir. Bolşevikler tarafından takip edilen Hadi Bolşevikler tarafında 1920'de Gence'de şehit edildi. Uzun zaman şairin nereye gömüldüğü bilinmiyordu lakin daha sonra cenazesi Gence'ye getirildi.