YAZAR:
“ KAFKAZH.COM “DAN NURANE MİRZAYEVA
Türkün dökülen kanları beyhude gider
mi?
Dikkatli düşün yoksa bu kan hepsi heder mi?
Bu dizelerden sonra konumuzun kim olduğunu söylemesekte ülkesini seven
herkes anlamıştır. Evet, bu dizeler kanında vatan sevgisi ve kalbinde toprak
ateşi ile yanan Muhammed Hadi'nin meşhur
dizeleridir, şimdi Hadi'yi daha yakından tanıyalım.
Ağa Muhammed Abdülselimzade 1879'da Azerbaycan'ın söz ve sanat şehri olan
Şamahı şehrinde doğdu. Gerçek adı Ağa Muhammed olan ve gençliğinde Hadi (Arapça; Rehber) lakabını seçen Muhammed
Hadi, 1879'da Şamahı'nın Sarıtoprak
Mahallesi’nde bir tüccar ailesinde doğdu. İlköğrenimini Şamahı'dan Molla
Samed'in yanında mahalle okulunda, daha sonra Şair Abbas Sahhat'ın babası
Aliabbas Efendi’nin kurduğu okulda aldı ve küçük yaşlardan itibaren Arapça ve
Farsçada ustalaştı. Çocukken babasını kaybeden Hadi'nin annesi, onu ve kız
kardeşleri Sahibe ve Esma’yı babasının akrabalarının bakımına bırakıp Sulut
köyünde zengin bir adamla evlenmişti. Daha sonra Hadi babası Abdülselim'in
annesi Teyyiba Hanım’ın sonra ise yakın
akrabası Mustafa Lütfi Bey şair ve
kardeşlerinin eğitimi ile ilgilenmiştir. Büyükannesinin ölümünden sonra
Muhammed Hadi akrabası Mustafa Lütfi'nin
himayesinde yaşadı ve ondan Arapçayı öğrendi. Muhammed Hadi gençliğinde Teoloji ile birlikte özellikle Dil,
Edebiyat, Felsefe, Mantık ve Tarih olmak üzere seküler bilimlerden eğitim aldı.
Şair, genç yaşta yurtdışında okumak istemesine rağmen, bunu yapacak maddi
imkânları yoktu. Bu şiirlerinden birinde daha net görülebilir:
Okumak için ne kadar dâdû
fegân ettiysem,
Zerre işe yaramadı bu isteğim
Dağa söylersem duyar ve
yankılanır
Taşa dönenlere tesir etmedi
feryadım.
Hadi, istediği okullarda istediği eğitimi alamadığı için kuzeninin yardımı ile
bir iş kurdu, ancak ilgilenmediği için kısa sürede işi bıraktı. Ocak 1902'nin
son günü Şamahı'da bir doğal afet meydana geldi. Şamahı depreminden sonra
herkes gibi Muhammed Hadi’de orayı terk etti.
25 yaşına kadar tek bir kaside ya da aşk şiiri yazmayan şair, 1905 ortalarında
basında yer almaya başladı. Kendisini iyi tanıyan ve yakın arkadaşı olan
Mustafa Lütfi Astrahan'da Burhani-Taraggi gazetesini çıkarıyordu ve
onun Muhammet Hadi gibi bir kalem sahibine ihtiyacı vardı. Muhammed Hadi onun
ısrarı üzerine öğretmenliği tamamen bıraktı ve 1905'te Astrahana giderek
basında çalışmaya başladı. Muhammet Hadi Hayat,
Fuyuzat ve Burhani-Taraggi gazetelerinde bilim, aydınlanma ve Rönesans
çağrısı yapan şiirler ve yazılar yazdı. Muhammed Hadi 1906'da Ali Bey
Hüseynzade'nin çağırısı üzerine Bakü'ye geldi ve "Füyuzat'ta'' çalıştı ve burada Osmanlı yazarlarından
farklı olarak yerel hayatla ilgili makaleler yayınlamaya çalıştı. Füyuzat
kapatıldıktan sonra Yeni Hayat ve İttifak gazetelerinde çalıştı.
1907-1908'de Muhammed Hadi Azerbaycan şairlerinin önde gelen isimlerinden biri
olarak kabul edildi. Nağme-i
ahrarane, Dushizeyi-hurriyet, "Gül, sevdiğim, gül"
(Huriyi-hürriyet) Advari-teceddüt, Asari-ınkılap ve diğerleri onu tanıttı.
Muhammed Hadi şiirlerinde doğrudan veya dolaylı olarak özgürlük hakkında
konuşuyordu. Hadi için artık hayat başlamış gibiydi şiirlerinde özgürlük
çağrısını daha yüksek sesle bağırırcasına yazmaya başladı. Onun için
bağımsızlık hayatın anlamı haline geldi.
Aynı zamanda Azerbaycan’ın ileri gelenlerinden biri olan aydın , Kurdamir ve
Şirvan'daki nüfusu eğitmek için öğretmenlik yaptı. Aynı şekilde bir çok
makalesinde halkımızın aydınlanmasını gerekli bir olay olarak görmüş ve tüm
aydınları buna yönelik adımlar atmaya çağırmıştır.
Muhammet Hadi 1910'da İstanbul'a gitti ve bir süre orada kaldı. Ancak 1915'te
sürgüne gönderildi. Çok kaotik bir hayat süren şairin yüreği vatan sevgisiyle hep atmıştır. Şair kendi
tarzında eserler yazdı ve gelecek yüzyıllar boyunca yaşayacak bir miras
bıraktı.
Eserleri:
Nağme-i Ahrarane
Okul Şarkısı
Biz Ne Haldeyiz?
Kaleme
Amali- İstikbal
Anavatan Çığlığı
Ârzû-yı Dîl
Periyi-Vicdan
Sayısız şiirinin her biri genç kuşağın kanını heyecanlandıracak coşkuyla
seçilmiş özel bir sevgiyle yazılmıştır. Şair her zaman savaşa hazır cesur bir
adam olarak yaşadı vatanının istiklali
için mücadele etmiş ve hayatı boyunca zulüm görmesine rağmen pes etmemiştir.
Şair nişanlanmış fakat sonra nişanlısının vefat etmesi üzerine bir daha ne
nişanlanmış ne de evlenmiştir. Bolşevikler tarafından takip edilen Hadi
Bolşevikler tarafında 1920'de Gence'de şehit edildi. Uzun zaman şairin nereye
gömüldüğü bilinmiyordu lakin daha sonra cenazesi Gence'ye getirildi.