29 Aralık 2020 Salı

ŞUŞA - Milli Gurur Yerimiz

 

YAZAR: KAFKASYA MAARİF BİRLİĞİ ÜYESİ- NERMİN HÜSEYNOVA

Şuşa, Azerbaycan'ın eski kent kültürünün ender ve eşsiz incilerinden biridir. Ait olduğu halkın tarihi geleneklerinin sembolü olan Şuşa, eski Hocalı-Gedebey kültürü kapsamında en eski yerleşim yerlerinden birinde kurulmuş ve kalıcı bir insan yerleşimi haline gelmiştir. 

 Cıdır ovasındaki (Uçmıh Dağı'ndaki) ünlü Şuşa mağarası da dahil olmak üzere Şuşa çevresindeki eski yerleşim yerleri, bu yerlerin Azerbaycan'daki en eski insan kamplarından biri olduğunu kanıtlıyor. Dünyanın bu büyüleyici köşesi, Azerbaycan'ın cenneti Karabağ'ın göğüssende ona hayat veren bir kalp gibi çarpmış, bozkır ve dağlık Karabağ'ın her zaman merkezi olmuştur.

Şuşa isminin kökeni hakkında farklı görüşler vardır. MS 2. yüzyılda yaşamış  antik Roma tarihçisi Tacitus Cornelius, Kafkasya'da Dondar Türk kabilesine ait Sosu şehrinin (Latince "ş" harfi yoktur) varlığını bildirmiştir. İnsanlara göre buraların havası kristal kadar saf ve şifalıdır, bu nedenle "Şuşa" (cam) olarak adlandırılmıştır. Bazı araştırmacılar Türkçe'de Şuşa kelimesini, "uç", "yüksek" anlamına gelen "şiş" bileşeni ile açıklamaktadır. Bazı kaynaklar, Şuşa isminin Sümer ismiyle olan benzerliğini, eski Türk savaşçısı Şun ( Makedonyalı İskender’a karşı savaşan ) komutan tarafından yaptırılan "Su" kalesine benzerliği incelemektedir.

Şuşa şehrinin kurulduğu Karabağ topraklarının en eski sakinleri Azerbaycan halkının atalarıdır.1828-1829'da Rus İmparatorluğu Ermenileri Kaçar ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan Kuzey Azerbaycan'a göç etmeden önce Karabağ'ın nüfusu Azerbaycan Türklerinden oluşuyordu. Cıdır ovasının aşağı kesiminde yapılan arkeolojik kazılar, birçok antik Taş Devri surlarını ve antik yerleşimlere sahip doğal mağaraları ortaya çıkarmıştır. Şuşa kenti yakınlarındaki Daşaltı Nehri'nin sol kıyısında yer alan Şuşa mağarasındaki arkeolojik kazılar, bu bölgenin Taş Devri'nin sonuna kadar eski insanların yaşadığını kanıtlıyor.

İlk kaynaklar, Şuşa'da, ünlü komutan, Azerbaycan hükümdarı Panahali hanı Cavanşir'in modern Şuşa kent-kalesine inşa ettiğini doğrulamaktadır.1756 yılında Karabağ hanlığının başkenti Panahabada-Şuşa'ya taşınmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısı Şuşa tarihinin en görkemli sayfalarından biridir. Bu dönemde şehir sürekli saldırıya uğradı, ancak defalarca düşmana boyun eğmeyen, Şuşa zaptedilemez bir kale olduğunu kanıtladı. Muhammedhasan han Kaçar, Fatali han Afşar ve Aga Muhammet han Kaçar gibi ünlü komutanlar kahraman Şuşa kalesini ele geçiremedi. Yetenekli Azerbaycanlı ustalar tarafından Panahali han ve İbrahimhalil han dnemlerinde oluşturulan savunma yapıları, düşman saldırılarının püskürtülmesinde önemli rol oynadı.

Karabağ hanlığının kurucusu Panahali han Cavanşir tarafından hanlığın başkenti haline gelen Şuşa-Panahabad'ın nüfusu Azerbaycanlılardan oluşuyordu. Şehrin tüm mahalle isimlerinin (Tebrizli, Culfalar, Hacı Yusuflu, Merdinli, Saatli, Koçarlı, Hoca Mercanlı vb.) Azerbaycan dilinde olması da bunu kanıtlıyor. 19. yüzyılın başlarında Rus işgalinden sonra Rus yetkililer tarafından derlenen resmi belgeler, Şuşa'nın bir Azerbaycan şehri olduğunu ve nüfusunun Azerbaycanlılardan oluştuğunu doğrulamaktadır. Bu belgelerden birine göre Şuşa'nın en eski mahallesi olan ve daha sonra Aşağı Mahalle olarak adlandırılan Tebrizli mahallesinde yaşayan 162 ailenin tamamı Azerbaycanlıydı. Bu aynı zamanda Şuşa kurulduğunda orada sadece Azerbaycanlıların yaşadığını kanıtlıyor. İlerleyen yıllarda şehrin nüfusu göç nedeniyle hızla arttı.

Şuşa şehri kurulduğu günden itibaren "Azerbaycan Milli Kültür Hazinesi", "Azerbaycan Müziğinin Beşiği", "Kafkasya Konservatuarı" olarak ünlendi. Şuşa'nın Azerbaycan müzik kültürü tarihindeki rolünden bahseden ünlü müzisyen B.S. Vinogradov, "Şuşa müzisyenleri Azerbaycan'ın seçkin müzik tarihini yarattılar ve bunu sadece anavatanlarında değil, diğer Doğu ülkelerinde de temsil ettiler."

28 Nisan 1920 işgali sonucunda Karabağ'ın Şuşa dahil felaket günleri Azerbaycan'da Sovyet iktidarının kurulmasıyla başladı. Dağlık Karabağ'da Sovyet liderlerinin himayesine sığınan Ermeniler, bu kez sinsi politikalarını "sınıf mücadelesi" adı altında sürdürdüler, soykırım ve bölügücülük politikası izlediler.

1920-1922'de Şuşa'da yaşayan yüzlerce Azerbaycanlı Ermeniler tarafından tutuklandı, öldürüldü ve zulüm gördü. Bilim insanları da dahil olmak üzere şehirdeki pek çok tanınmış kişi, halkın önünde öldürüldü. Pek çok Azerbaycanlı aile, Ermenilerin zulmünden kaçmak için memleketi Şuşa'yı bırakıp İran ve Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı. Bu soykırımlar, zulümler ve terror olayları şehirdeki Azerbaycanlıların sayısına da etki gösterdi.

Sovyet-Bolşevik rejimi sırasında Şuşa'nın idari statüsü birkaç kez değiştirildi. KomunistPartisi Merkezi Komitesi Kafkasya Bürosu Genel Kurulu'nun 5 Temmuz 1921 tarihli kararı ile Şuşa, yeni kurulan Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'nin merkezi olarak belirlendi. Ancak 7 Temmuz 1923'te bu karar uygulandığında Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'nin merkezi Şuşa değil Hankendi seçildi.

Kremlin'deki Ermeni bölügülür ve Ermeni yanlısı güçler, Şuşa'da Azerbaycan'a yönelik sinsi planlarını uygulamanın kolay olmayacağını fark ederek bu adımı attılar. Bundan sonra Moskova'nın emriyle Şuşa şehri, 16 Temmuz 1923 tarihli Komunist Partisi Merkez Komitesi Başkanlığı'nın özel bir kararıyla Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'ne dahil edildi. Aynı zamanda Şuşa, neredeyse 170 yıllık geleneksel tarihi statüsünden - tüm Karabağ'ın idari merkezi statüsünden - mahrum bırakıldı.Bölgede yaşananlar ve ermeni terörü  sonucunda şehir hızla gerilemeye başladı. Uzun süre burada hiçbir inşaat çalışması yapılmadı. Tam tersine Azerbaycan halkının birçok tarihi ve mimari eseri vahşice havaya uçurulmuş ve tahrip edilmiştir.

Azerbaycan'ın ünlü kültür merkezlerinden Şuşa'nın yıkımını engellemek ve şehri yeniden canlandırmak ancak 1969'da Haydar Aliyev'in iktidara gelmesiyle mümkün oldu. Ancak Haydar Aliyev'in inisiyatifi ve yaratıcı faaliyeti ile Şuşa'da başlayan bu kültürel uyanış uzun sürmedi. Sovyetler Birliği'nin çöküşü sırasında Dağlık Karabağ'da gizlice faaliyet gösteren silahlı Ermeni terörist grupları yeniden faaliyete geçti. Gorbaçov tarafından savunulan ve Dağlık Karabağ bğlügülerine mümkün olan her türlü yardımı sağlayan Ermeni silahlı kuvvetleri, Azerbaycan sınırlarını ihlal ederek Karabağ'ı işgal etmeye başladı. 8 Mayıs 1992'de Şuşa, Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgal edildi.

 8 mayıs 1992- 8 kasım 2020- yılları arasında Şuşa'daki tarihi ve mimari anıtları Ermeni vandalları tarafından acımasızca tahrip edildi. Ancak 8 Kasım 2020'de cesur Azerbaycan Ordusu milli gurur yerimiz Şuşa şehrini kurtardı. Azerbaycan Ordusu çok yaşa! Şuşa bizimdir! Karabağ Azerbaycan'dır!