21 Mart 2020 Cumartesi

Türkistan’ın Geleneksel Nevruz Yemeği “Sümenek”

Kifayatullah RAHMATOGHLİ

krahmatoglu@gmail.com


Nevruz kelimesi Farsça bir terim olup “yeni gün” anlamına gelmektedir. Ben nevruzun nereden geldiğine odaklanmayacağım, bizim için mühim olan nevruzda; yani bahar ayında, Türk’ün geleneğinde güçlü değere sahip binlerce yıldır kendini korumaya devam etmekte olan Sümenek yemeğidir.
Sümenek, Büyük Türkistan’ın; Türk Dünyasının milli bahar yemeğidir. Yani Sümenek Büyük Türkistan Türklerin de önem taşıdığı gibi Afganistan Özbekleri’nin de vazgeçilmez bir geleneğidir. Şubat’ın sonlarına doğru yapılmaktadır. Sümenek, bahar ayında biz Özbekler’in olmazsa olmazlarındandır.
Sümenek “Yedi Melek” Demektir
Peki, Sümenek’in manası nedir? Sümenek’in tarihi nedirTürkler’in sözcüğe yüklediği mitolojik perspektife göre,“yedi melek” anlamına gelmektedir. Günlerden bir gün Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, anneleri Hz. Fatma evde evlatlarıyla yalnız otururken çocuklar acıkıp ağlamaya başlar. Hazreti Fatma çocukların karnını doyuracak hiçbir şey bulamaz ve çok üzülür, Allah’a dua eder. O esnada evin bir köşesinden bir avuç buğday bulunur. Hazreti Fatma ne yapsın yavrularının karnını doyurmak mecburiyetinde; evden bulduğu buğdayı alır bir tencereye atar ve birazcık su ve sahradan topladığı bitkili otla kaynatmaya başlar. Kadıncağız yorgunluktan dolayı bir süre sonra uyuyakalır.
O sırada Cenab-ı Allah tarafından gökten yedi melek inip tenceredeki malzemeleri kaynatarak pişirmeye başlar. Hz. Fatma uyandığında melekleri görünce korkmuştur. Melekler uçup gittikten sonra yemeğin tadına bakmış, tadının çok lezzetli olmasına şaşırmış, sonra bu yemeğin adı “yedi melek” olmuştur.
Yedi Meyvenin Suyu
Bir başka deyişle, Afganistan Özbekleri’nin Sümenek’e yüklediği anlamlara bakmakta fayda var.  Bazı tarihsel rivayetlere göre Maveraünehir’den Özbek emirlerinden olan Abdullah büyük bir tencereye Semerken şehrinde yapmış, 1640 yılında hazreti Mevlana Celalettin’in vatanı olan Belha getirmiştir. O tencerede yedi meyvenin suyu alınır ve nevruz günü millete dağıtılırdı.
İlk buğday su içerisine konur, buğday bir süre sonra nişler o zaman tepsiler üzerine alınarak serin bir yerde saklanır. Üzerine bir pamuk bez parçasıyla kapatılır ve her gün nemlendirilir, bu iş on ila on iki gün sürer.  Bu süre zarfında buğday temiz bir yerde tutulur. Herkes bakmaz, muazzep bakıcısı kapsamında her gün nemlendirilir. Bakmak isteyen herkes bu buğday etrafında gider gelirse abdestli olmak zorundadır. Eli temiz olmayan adam buğdayı ellememesi gerekmektedir.
Duaların Kabul Olacağına İnanış
Sümenek en az on beş saat ve genellikle yirmi, yirmi iki saat pişirilmektedir. Özbekler arsında bu yemeği pişirirken okunan herhangi bir duanın kabul olacağına inanılmaktadır. Sümenek pişirmeye başlarken abdest alınır, yaşı büyük olan Kuran-ı Kerim okur, duanın kabul olması inancı itibariyle yaşlı, genç, kadın, erkek, küçük ve büyük herkes sırasıyla bir defa da olsa karıştırır.
Özbekler arasında Sümenek Nevruz gecesi pişirilir, onlarca kadın ve genç kızlar bir araya gelerek nöbetle bir şekilde sırayla karıştırırlar. Karıştırırken de Sümen’in kendine has şiirlerini okurlar ve Allah’tan isteklerini dile getirirler. O gece çok mutludurlar; şiir, şarkı eşliğinde pişirmeye devam ederler. Bu yemek gece pişirilmektedir.