4 Mart 2019 Pazartesi

Bir Avuç Cennete Susayanlar

Zehra Tokur

Şehadet, dirilişin kendisidir. Direnişin mektebidir.

Bazı ölümler vardır, ölümü öldüren. Bazı sonlar vardır, müthiş bir başlangıca sebebiyet veren.
Zamansız vedaların sesi bazen sessiz olurken, bazen de dirilten haykırışlara gebe kalır. Ve Fısıltıyı haykıranların izi kalmış,  o izi takip edecek bir nesil bırakmışlardı geriye...
Şehadet bir çağrıdır, çağlara ve nesillere. Evvela Şehadetin özlediği kimselerdi onlar. Ölümü güzelleştiren Allah Resulünün sofrasına eşlik edenlerdi. Bu topraklara kanlarıyla isimlerini yazdıran,  vatan, din, millet için göğüslerini gere gere canlarını verenlerdi şüphesizce…
Kanla kazanılan bu topraklara, maneviyat tohumu serpendi. Kendilerini Allah ve Resulüne adayanlar. Kimileri babalarının aslan kahramanı iken, kimileri ise annelerinin canından da öteydi.
Ve o an kulakları "Es-selaaa" nidasıyla doldurmuş, yeryüzünü titreten,  gökyüzünü ağlatan, bedenler kanatlanmıştı cennet-i alaya… Ve ardından, peygamber kokusu sarmıştı yeryüzünü.
Çünkü orası, canı pahasına sözünde sadık kalanların makamıydı. Bilakis, Söz namustu.
Namusunu çiğnetmeyen kahramanların hikâyesi yazılıydı bu diyarlarda…
Evvela Efendimizin yaşadığı zamanlardan süre gelen kâh Uhuddan kâh Bedirden ve dahası Malazgirt’ten, Niğbolu’dan, Çanakkale’den, Sarıkamış’tan, 15 Temmuzun şahit ettikleri şehadeti öpenlerdi onlar… Bilakis Al sancağın gölgesinin düştüğü her yerde, şehadet sevdalıları vardı. Sancağı masmavi gökte dalgalandıran.
Ve sancağımız göklerde dalgalanmayı bekler seni beklercesine. Çünkü tarih seni ve beni çağırır beklemeksizin. Sözün kendisine sahip çıkmanı bekler bir umutla. Bosna’dan, Filistin’den, El-Bab’tan, Halep’ten, Kudüs’ten, Doğu Türkistan’dan… daha nice ecdat yadigârı memleketlerden, dört gözle bu memleketin torunlarını bekler çaresizce. Çünkü sen beklenensin. Çünkü sen, gölgesinin kudretli olan, sancağının altında bekleyen birer nefersin.

Velhasıl kelam,

“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (Bakara, 154) der ayeti kerime. Peygamberin alınlarından öptüğü, evvela meleklerin kıskandığı kimselerdi onlar…
Selam olsun Peygamber sureti görmüş şehitlere. Selam olsun Çanakkale de Allah’ın ordusuyla zafere koşanlara. Selam olsun Sarıkamış’ta çetin soğukta şehadeti öpenlere. Selam olsun Gök Bayrağın şahidi Osman Batur’a. Selam olsun tankların önüne vatanları için canlarını atanlara. Selam olsun Muhsin Yazıcıoğlu’na, Mavi Marmara şehidi Furkan Doğan’a, Ege’nin efesi Fırat Çakıroğlu’na, hırçın dalgaların cesur yiğidi Eren Bülbül’e, Yavuz’un fethettiği Mısır’dan şehadete koşan 9 kanatlanan meleğe selam olsun. Evvela selam olsun destanlar yazdıran, 30 tane kuşların eşlik ettiği Ömer Halisdemirlere...