Zehra Tokur
Bazen sonunu bilmediğin çetrefilli yolda göğsünü gere-gere yürümektir zafere koşmak. Düşeceğinden adın gibi emin olsan da risk almaktır korkusuzca adımlar atmak...
Cesaret, zafere giden yolda rehberindir
her adımında sayfasını karıştırdığın…
Yürüdüğün yoluna sevgini, aşkını adayacaksın ki, ilerleyen yollar sana yeşermiş bahçeler sunsun. Çünkü “Cesaret, tükenmez bir sevgidir” der Bahadır Yenişehirlioğlu.
Yürüdüğün yoluna sevgini, aşkını adayacaksın ki, ilerleyen yollar sana yeşermiş bahçeler sunsun. Çünkü “Cesaret, tükenmez bir sevgidir” der Bahadır Yenişehirlioğlu.
Sevgiyi, esir alan şey ise, korkaklıktır ki, ölüme bile mahkûm eder
kendisini. Bunun yanı sıra, cesaret hiç korkmamak değildir, aksine korktuğun
halde korkunun üzerine gidip zafer kazanmaktır. Yol çakıllı, çetrefilli olsa
da, niyetin hakikat olup yürüyeceksin. Düşe kalka yeri gelecek nefes-nefese
kalacaksın koşmaktan. Ama yoruldum demeyeceksin, Hak yolunda olanlar
yorulmazlar. Evvela yiğitlik Hakkı bilmektir.
Cesareti olmayanın gözü amadır, kulakları sağırdır. Çünkü hakikatle yüzleşmekten acizdir. Okumak nedir bilmezler. Okumayı sadece kitap okumaktan ibaret sanırlar. Oysa ki, okumak bunlardan ibaret olmayıp, evreni-kâinatı okumaktır, bilhassa tefekkür etmektir. Cesaret, kendisini hapsettiği demirleri, zincirleri kırmaktır adeta. Kırdığın kadar özgürsün, çünkü insan, korkularından ötürü kendisine kurmuş olduğu sınırlarla kendini yokluğa yakınlaştırmış olur.
Şu kâinatta yeri gelecek kaybedeceksin ama kaybetmenin de kazanmanın birer fragman olduğunu da unutmayacaksın. Çünkü cesaret, yeri geldiğinde her şeyini kaybetmeyi bile göze alabilmektir. İşte bu teslimiyettir yaratana. Bilakis, cesaret Allah’a güvenmektir. Evvela Allah’a güvenenin de öz güveni, güvence altındadır.
Velhasıl kelam; Cesaret yiğitliktir…
Kim ister ki sevdiklerini
geride bırakmayı? Keza, bu topraklar ne yiğitler gördü, ne destanlar yazdırdı
tarihine. Bizler Hollywood’a alkış tutulan kahramanları değil, alkış
beklemeyen, Hak yolda olanları yazdık yüreğimize. Çünkü, “cesaretlik zafere,
kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.” diye nitelendirir atam
Yavuz Selim Han. Yiğitlik Hz. Ali, cesurluk ise Hz. Hamza’dır. Hz. Sümeyye,
Nene Hatunlar, Seyit Onbaşılar, Ömer Halisdemirler, Eren Bülbüller, Selcuk
Paker’dir ve bu diyarlara adını kazımış alnı ak mert yiğitlerdir…Cesareti olmayanın gözü amadır, kulakları sağırdır. Çünkü hakikatle yüzleşmekten acizdir. Okumak nedir bilmezler. Okumayı sadece kitap okumaktan ibaret sanırlar. Oysa ki, okumak bunlardan ibaret olmayıp, evreni-kâinatı okumaktır, bilhassa tefekkür etmektir. Cesaret, kendisini hapsettiği demirleri, zincirleri kırmaktır adeta. Kırdığın kadar özgürsün, çünkü insan, korkularından ötürü kendisine kurmuş olduğu sınırlarla kendini yokluğa yakınlaştırmış olur.
Şu kâinatta yeri gelecek kaybedeceksin ama kaybetmenin de kazanmanın birer fragman olduğunu da unutmayacaksın. Çünkü cesaret, yeri geldiğinde her şeyini kaybetmeyi bile göze alabilmektir. İşte bu teslimiyettir yaratana. Bilakis, cesaret Allah’a güvenmektir. Evvela Allah’a güvenenin de öz güveni, güvence altındadır.
Velhasıl kelam; Cesaret yiğitliktir…