5 Ocak 2019 Cumartesi

Unutulmuş Vicdanlar

Zehra Tokur
Bir yer düşünün Uzakdoğu’nun eteklerinde... Özgürlüğünüzü tutsaklaştıran,  dininizden, ırkınızdan dolayı size akla hayale gelmeyecek işkenceler yapan, evinizde misafir muamelesi görüp sessiz çığlıklarınızı susturan zalim bir devlet(!) düşünün.
Onlarca zulme direnen; soydaşlarımızın öz vatanları olan Çin'e bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Türk kardeşlerimizdir Uygurlar.
Bizlerin bile özgürlüğümüzün kısıtlandığında sesimiz sükûtumuzdan çok çıkarken ,  neden soydaşlarımızın sessiz çığlıklarına ses olmuyoruz. Analarımızın-bacılarımızın ırzlarına girip, ağabeylerimizin, babalarımızın gözü önünde türlü türlü işkenceler yapan zalimlere neden susup göz yumuyoruz? Direnişimize Mesafeler Mi Engel Yoksa Davamızın Samimiyeti Mi?
Türk ve Müslüman olduğunuz için, Bir sabah kendi evinizde işgalciler tarafından uyandırılabilirsiniz, küçük bir evladınız; canınızdan birer parça varsa sokağa çıktığı an sağ göremezsiniz. Hele ki bir Türk kadını iseniz hamile kaldığınız an ya kürtaj yaptırırlar ya da kimin babası belli olmayan bir evlat doğurursunuz bu acımasız dünyaya. Bir Cuma günü ibadethanenize ani bir baskınla zalim çinliler tarafından terörist ilan edilip tutuklanırsınız. Tutuklanmakla kalmayıp akla gelmeyecek işkencelere maruz kalırsınız. Peki, soydaşlarımızı asimile olmaya zorlayıp Türk kültürünü unutturmaya çalıştırmalarına ne demeli?
Baskılara boyun eğmeyip kısılmış çığlıklarınla şahlanıp Türklüğünüzü savunduğunuzda bedeninize çeşitli asitler verilerek onlara göre ölüme mahkûm olursunuz. Hakikat şu ki asıl siz direndiğiniz için ölümü öldürmüş olursunuz.
Soydaşlarımız, sadece bayramlarda-seyranlarda, ramazan aylarında akla gelmemeliler. Bilakis güneşin doğduğu yerde kardeşin her gün kan ağlıyor! Ne acı,  ne tuhaf değil mi öz yurdunuzda yabancı birer misafir muamelesi görmek? Daha başka nasıl izah edilir bilmiyorum, lakin bunlar en basiti!
Soydaşlarımızın bizden farkı yok onlar da Türk ve Müslüman, onların isimleri de Ahmet, Zeynep, Gökçen, Alparslan…
Velhasıl, birliğimizi diri tutup şahlanmamız lazım kökümüzü, kültürümüzü unutmayıp dinini, ırkını bilen birer nesiller olmamız lazım. Direnişimiz sessizliğimizi bozduğu an, zalimlerin de kirli oyunlarını bozacaktır.
O halde diyeceğimiz şu ki ; ‘’KAHROLSUN KIZIL çin, YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ DOĞU TÜRKİSTAN’