21 Aralık 2018 Cuma

Sessizliğin Vicdanı

Zehra Tokur
“İslamiyet güçlü, Müslümanlar zayıf” diye nitelendirir çağa iz bırakmış şahsiyetlerden Alija Izzetbegoviç... Sözün hakikatini günümüzde fazlasıyla karşı karşıya geliyoruz. “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” hadisine binaen tokluktan rahat edemeyen kimselere büründük. Açlık, sefalet, savaş dünyanın dört bir yanına yayıldı; gözlerimize fermuar çekilerek!
Öyle bir şey ki bu, öyle bir acizlik ki; yanı başımızda bir kuru ekmeğe muhtaç insana insan gözüyle bakmaktan çok ırkı, dini ile ilgilenir olduk. Öyle bir zavallılık ki bu ne soydaşlarımızdan ne de ümmetten bir haber nesil yetişiyor çağlara. Bu hangi dine, hangi kimliğe sığar?
Bir zamanlar Orta Doğu da karış karış topraklarda hâkimiyet süren ceddinin torunu olarak nereye sığar bu sağırlık? Hani, nerede sendeki Kürşat’ın cesareti Alparslan’ın inancı Abdülhamid’in merhameti!
Bahsetmek istediğim Yer: Yemen.
Yemen Cumhuriyeti olan ülke, Arap Yarımadası'nda, Umman ile Suudi Arabistan(!) arasında bulunuyor. Evet, yanlış okumadınız, Müslüman(sözde) bir ülkenin hemen yanında.
Meseleler sadece ekranlarda gösterilenlerden daha fazlası. Sokaklar bombardımanın altında, caddeler cesetleri kuçağında ağırlamış... Bebekler dünyaya gözlerini açmadan, amansızca uçuyorlar bu çetrefilli dünyadan. Çocukların uçurtmaların uçuracağı yerde bombalar uçuyordu. Öyle bir sefalet ki bu; Müslümanların sağırlığı komşularını aç bırakıyordu. Bitap düşmüş çocukların mecalleri kalmamıştı nefes almaya, kadınlar ırzlarını koruma peşine düşmüş, insanlığın ölüm döşeğine uzanmış şehadetlerini getiriyorlardı. Adeta gözler sözün bittiği yeri gösteriyordu apansızca…
Peki ya sen, canın istedi diye o lokma boğazından rahatça geçebiliyorsa; sükut içerisinde rahatça uyuyabiliyorsan, gökyüzünü zevkle izleyebiliyorsan; ısınmak için ateşin yanına geçip keyifle ısınabiliyorsan; elini vicdanına koymayı ne yazık ki unutmuş olabilirsin.
Hangi göz bunları görmezden, hangi kulaklar duymazdan gelebilir. Çek gözlerinin fermuarını, aç kulaklarını duy duy ki vicdanın sesi harekete geçirsin seni. Bitmek bilmeyen hırslar, kardeşinin canından etmesin. Sen mümin kardeşinin yanında ol ki, sessizliğine ses ol ki; insanı yaşat ki, insanlığı yaşatasın. Evvela Alija’nın dediği gibi “Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”