Zehra Tokur
Bir
duruşu olmalı insanın; Bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir
davası olmalı… Diyen naif şairin kelamında taşır; hayat manasını… Bakış, insanın duruşunun bir nebze pusulasıdır; davası
da aşkının birer aynası…
Niyetinle başlar rotanı belirlemen. Niyetin ne ise yoldaşında, aynan olur
kendine. Tıpkı Hz. Muhammed’in (sav)
Ebubekir’i gibi. Yol uzun, yol yorucu. Derdimiz çok evvela dermanını
verecek olana müptela olmuşuz. “Ya şehadet, ya zafer” diyerek arkamızda Bosna’yı,
önümüzde Kudüs’ü, solumuzda Doğu Türkistan’ı, sağımızda ümmeti alıp, çıktık;
cenneti aralayan bu yola.“Onlar Allah’a iman etmiş genç yiğitlerdir” ayetini yaşatan bir genç nesil düşünün. Doğru bildiği yolda tek kalsa da yürümeye devam eden bir gençlik…
Atalarının emanetlerine sahip çıkan, dilini, dinini; nerede olsa yaymaya çalışan bir nesil…
Din, dil, mezhep, ırk ayırmadan; her mazlumun yanında olup zalime direnen, Kudüs sevdalı yürekler yeşertecek solmuş gönüllerin topraklarını.
Sloganımızdır “Bir insanı yaşatmaktır insanlığı yaşatmak…”
Elinden tutup ayağa kaldırmaktır. Gözlerdeki yaşı, gönüllerdeki acıyı dindirmek; yetimin başını okşayıp yüzünde bir gülümseme kondurabilmektir tek gayemiz…
Şahit olunan bir anıydı zalimlerin kol-kol gezdiği diyarlarda. Yedi yaşında masum bir çocuğun, yıllardır kamplarda yüzlerce insanın arasında hayatı tanımaya bile fırsatı olmayıp, sadece arpayla hayatını sürdüren günahsızın suçu neydi? Diye sormak gerek kendimize… Ya kendisine ikram edilen meyvelerden elmayı oyun oynayacak top zannetmesi! Buğulu gözlerle adeta “SubhanAllaah” dedirtiyordu dillere…
Kardeşlerini bu duruma düşüren emperyalist, faşist güçlere karşı direndik evvela direnmeye de devam edeceğiz el birliğiyle. Nuri Pakdil’in Kudüs sevdasını dava bilip, yaşadığımız coğrafyadan bir ağacın dalları gibi mazlumlara uzanacağız kadim bir inançla. Durmak, beklemek yakışmazdı Müslümanlığımıza, dertlenmek gerek, dava bilinciyle yürümek gerek evvela şairin de dediği gibi ; Yürü kardeşim, ayaklarına Kudüs gücü gelsin!
Velhasıl kelam Aliya’nın da dediği gibi; Hayat inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Sevdamız büyük! Ve bizlerde bu sevda için bu çetin yolda mazlumun yanında, zalimlerin karşısında olmaya; Allah Teala’nın yolundan gitmeye ant içtik. Öyleyse soruyorum, DAVASI OLMAYANIN SEVDASI OLUR MU HİÇ?