‘‘… Yüce Göktanrı’nın ilk defa
gürlediği, yağız yer altmış türlü çiçekle ilk defa bezendiği, altmış türlü
hayvan sürülerinin ilk defa kişnediği ve melediği zaman sen (Türk’ün Atası)
yaratıldın!’’
Asırlar öncesinde edilen bu Türk
kam (şaman) duasında da belirtildiği gibi ilkbaharın gelişi ve yeni yılın
başlangıcı sayılan Nevruz Türkler için büyük öneme sahip olmuştur. Dolayısıyla çok
eskilerden beri baharın gelişi; destanlarda, türkülerde, şiirlerde, aşıkların
kopuzlarında sıklıkla konu edilmiştir.
Nevruz Bayramı’nın Kökeni
Milli bir bayram olan Nevruz bilinen ilk
Türklerden beri kutlanmaktadır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra bu
bayrama farklı anlamlar yüklemiş olsa da aynı ruhla kutlamaya devam etmiştir.
Mete Han zamanından beri var olan bu bayram, Türklerde yeni yıl bayramı
geleneğidir. Eski Türk takvimi olan 12 Hayvanlı Türk Takviminde de 21 Mart
yılbaşı olarak alınmıştır. Nizami Gencevi (Azerbaycan Türk’ü düşünür, şair ve
edebiyatçı) ‘‘İskendername’’ adlı eserinde M.Ö. 350 yıllarında Nevruz’un
Türkler tarafından büyük bir milli bayram olarak kutlandığını yazmıştır. Nevruz’u
kendilerine mal etmeye çalışan Farslar ise Nevruz Bayramını XI. yüzyıldan sonra
kutlamaya başlamışlardır. Kimileri yanlış bilgilerden yola çıkarak Nevruz’un
Türklere Farslardan geçtiğini ileri sürmektedir. Oysa Nevruz Türk Dünyasının
kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna her yerinde Türk gelenek ve
göreneklerine uygun olarak asırlardır kutlanmaktadır. İslamiyet öncesinde ‘‘Yeni
Yıl’’, ‘‘Yeni Gün’’, ‘‘Bahar Bayramı’’, ‘‘Ergenekon Bayramı’’ adları ile
kutlanan bu bayram daha sonra (İslamiyet’in etkisiyle olsa gerek) Farsça bir
kelime olan Nevruz adıyla kutlanmaya başlanmıştır. Ancak Farsçanın dil
özeliklerine baktığımızda Ruz-i Nev biçiminde olması gereken bu tamlama Türk
dilindeki ‘‘Yeni Gün’’ adının birebir Farsçaya uyarlandığını, çevrildiğini
göstermektedir. Ebülgazi Bahadır Han ve Prof. Dr. Mahmut Taki Zehtabi başta
olmak üzere, birçok ünlü tarihçi, İran'ın tamamının milattan 4400 yıl
öncesinden Türk yurdu olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün de Türkiye’den sonra
Türklerin en yoğun olarak yaşadığı Türk yurdu İran (Güney Azerbaycan)
coğrafyasıdır. Eski İran kültür ve medeniyetinde Nevruz Bayramı geleneği
yoktur. Nevruz’a ait ilk bilgi kaydı 1020 yıllarında Gazneli Mahmut’un
Firdevsi’ye yazdırdığı Şehname’de görülmektedir. Nevruz geleneği, Türk
medeniyetinden kültür etkileşimi ile İran kültürüne geçmiştir.
Selçuklularda ve Osmanlılarda
Nevruz
Nevruz Türk lehçelerinde farklı
adlarla anılsa da ortak bir toplumsal ve kültürel birikimin, kadim Türk
belleğinin yansımalarıdır. Bu bayram bütün Türk boyları tarafından bilinip
resmi bayram olarak kutlanmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı Türklüğü de Yeni Gün
bayramını resmi bayram olarak kutlamışlardır. Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ünlü
matematikçi Ömer Hayyam’a hazırlattığı takvimin yılbaşı yine 21
Mart’tır. Yine Osmanlı Devleti’nde büyük şenliklerle kutlanan Nevruz’a
padişah da katılır, her yıl 21 Mart’ta özel Nevruz macunu yapılıp halka dağıtılırdı.
Bu gelenek günümüzde Manisa’da Mesir Macunu Şenlikleri olarak yaşatılmaktadır.
Ergenekon Destanı-Nevruz ilişkisi
Türkler Nevruz’a (Yeni
Gün/Ergenekon) iki anlam yüklemektedirler. Birincisi baharın gelişi ile
ilgilidir. İkincisi ise Türk mitolojisindeki Ergenekon Destanı ile ilgilidir.
Destana göre:
Göktürkler büyük bir soykırıma
uğrarlar. Bu soykırımdan yalnız Hakan’ın küçük oğlu Kıyan, kuzeni Tokuz (Nüküz)
ile eşleri kurtulurlar. Düşman askerlerinin, onları bulamayacağı bir yere
sığınırlar. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğalır ki
Ergenekon (Dar Geçit) adını verdikleri yeni yurtlarına sığamazlar. Atalarının
buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştur. Ergenekon’un çevresindeki dağlarda
geçit ararlar. Bir demirci, dağın demir kısmını eritir ve oradan çıkarlar.
İlhan’ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski vatanlarına
döner, atalarının intikamını alırlar.
Ergenekon’dan çıktıkları gün olan
21 Mart’ta her yıl bayram yaparlar. Bu bayramda bir demir parçasını
kızdırırlar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan daha sonra beyler demiri örsün
üstüne koyup döverler. Ergenekon bugün hem yeniden özgürlüğe
kavuşulan gün hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.
Türkiye’de ise 1991 yılında Türk
Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak, resmi tatil olmaksızın bayram ilan
edilen 21 Mart TÜRKSOY tarafından her yıl kutlanmaktadır.