18 Şubat 2018 Pazar

AKİS

Füruğ Efrasiyab
Gözünü karşı duvardaki şeye dikmiş bakıyordu. Tam olarak kaç dakikadır bu vaziyette olduğunun kafasından geçen çorba olmuş düşüncelerin bir gram farkında değildi.
Her şey duvardaki şeyin ne olduğu hakkında fikir yürütmesi ile başlamıştı aslında. Bir kapak mı... Sanki bir çeşit kapağa benziyor... Bu güne kadar neden fark etmedim ben onu… Zaten neyi tam manasıyla fark edebiliyorum ki şu hayatta. Ya farkında değilim hiç bir şeyin, ya da her şeyi çok çabuk unutuyorum. Bak söz gelimi yarın su faturasının son ödeme günü ve yatırmak lazım. O ödeme noktasındaki kaknem suratlı kadını yine görme şerefine nail olacağım… Neden böyle düşündüm şimdi... Kadının ne yaşadığını bilmeden... Benim en çok kızdığım şey bu değil mi? Evet bu… Yargısız infaz... Duymadan dinlemeden anlamadan bilgiçlik taslamak... Sahi herkes her şeyi ne çok biliyor. Her konu da fikir sahibi, bazen kimi dinleyeceğimi şaşırıyorum. Bir durun hanginize cevap vereceğimi şaşırdım demek istiyorum. Hatta bazen cevap bile vermiyorum. Evet sen haklısın diyebiliyorum. Çünkü haset düşüncelerinin, fitne yaşantılarının hızına yetişemiyorum. Ama o duvardaki şeye yarın bakmak lazım neymiş merak ettim. Hatta epeyce de kirlenmiş kararmış, bir güzel temizlerim.  Toptan temizlik mi yapsam? Yapmak gerek malum ev sahibi aylık kontrolüne gelir yakında. Çünkü o ev sahibi, yaşadığım yerde benden çok onun söz hakkı var. Tıpkı yaşadığım hayatta başkalarının benden çok söz hakkı olduğu gibi.
Her şey olması gerektiği gibi mi? Bu mudur yaşamak denen curcuna? Bilirsin bir yazı yazarken “Her şeyi” birleşik yazsan altında kırmızı çizgi oluşur, program uyarı verir yanlış bir şey yaptın der. Düzeltene kadar gitmez o çizgi. Özellikle benim gibi titiz bir insansanız o çizgi vicdan azabı gibi gözüne çarpar. Peki, bunca yanlış şeyin altı neden çizilmiyor? Dakikalar önce gözlerimden dökülen yaşlar için kimin altını çizmek lazım mesela? Kime fatura keseyim. Şimdi çıksam bir suçlu bulsam bağırsam bu eziyeti bana neden yapıyorsun desem sanki kabul eder mi? Etmez… Etmezler… Hiçbir zaman etmediler. Seni tüm yaptıklarıyla, yaşadıkları iğrenç hayatlarla ağlatıp sonra bir kenardan izlediler. Ama olsun ben hepsini hallederim değil mi? Hep hallettim şimdi de hallederim. Hayatımdan insanları itmek için kullanamadığım elimin tersiyle gözyaşlarımı siler yoluma devam ederim." 
Öyle de oldu yattığı yerden doğrulup kekremsi hayatına döndü. Gıcırdayan sandalyesine çarparak kendisine çay koymaya gitti. O gidince deminden beri ne olduğunu anlamadığı duvardaki akside yok olmuştu.