31 Aralık 2016 Cumartesi

Asil ve Kahraman İnsanlara

Mustafa Selman
mustafa@turkata.com


Yaşama tutunmak için geç kalınmış sayılmaz. Derinden bir nefes almayalı, akciğerlerimizin varlığını yeniden hissetmeyeli ne kadar uzun zaman oldu.
Yağmur kokusunu burnumuzdan içeri çekerken gözlerde canlanan cennet hayalini çok uzun zamandır kurmaz olduk. Yürüyoruz, ayaklarımızın altını hiç görmeden. Görüyoruz, etrafımızın ne konuştuğunu duymadan. Konuşuyoruz ki olamayanların olmasını sağlayanları yazıyoruz.
Bir çiçeğin başında, bir mezarlığın yanında veya zamanın ana hapsolduğu herhangi bir mecrada kendimizi hiç yalnız hissettik mi? Hiç düşündük mü bu çiçek toprağı nasıl çatlattı da böyle güzelliğe ulaştı veya hiç düşündük mü bu kadar ölen ve daha da ölecek olanları alacak en büyük meydan, mekan nerede var diye. Hayır düşüncemizi bu denli derine indirebilsek yaşamdan zevk yerine acı alırız. Dünya hayatı bir işkence olur kendimize. Yürümeden yorgun, görmeden kör, duymadan sağırlaşırız insana insanlığa. Oysa ki tüm bu çetin düşüncelerin arkasında ferah ve aydınlık belki yaşamanın anlamı, belki de hayata tutunmanın kaynağı var. Derin düşünceye gitmek, dalmak iyi ama derin düşüncenin en derin noktasında Allah yerine, şeytana bağlanmak müthiş bir felaket olur insana. Kim bilir belki de bu felakete gitmemek için bir düşünmeme ihtiyacı doğdu insanda. Aslında yanlışı biz dünya'da  olduğumuzu unutarak yapıyoruz. klasikleşmemiş bir tabirle baktığımızda; sonlu olan bir cisim, bir olgudan bahsediyoruz "dün-ya". Sürekli bir bitiş ve yeniden başlayış. Aslında bitişi olağan yeniden başlayışı bir mucize. Takdir edilse biter ama başlamaz bir daha endişe. Derin düşüncede iken bitse ve bir daha başlamasa ne olur ki ? Kurtulur muyuz bu her an biten ve başlaması mucize olan dünyadan.
Yoğun bir tempo, günün saatlerinin her biri daire şeklinde insanı sarmış ve her ilerleyişin acı verici bir işkence gibi "tik-tak" sesleri. Zamanı kendinde değilde, kendini zamanda bulanların acı verici inleyişleri kulakları ve bir nebze de olsa gönülleri incitmekte. Bekleyeni, duranı, durupta derin düşüncede olanı hiç sevmeyen bu düzen, bizim gibileri hemen sahnenin dışına atma telaşı içerisine girecektir. Çünkü düşünmek ve düşündüğünü karşı tarafa hissettirmek asilliğin ve kahramanlığın bir nişanesi olacaktır.
Ne mutlu düşünebilen ve düşündüğünü hisseden ve hissettirebilen ve de bunu korkmadan söyleyebilen ASİL ve  KAHRAMAN İNSANLARA !!!!