21 Haziran 2016 Salı

Kaybettiğimiz Tesettür İçindeki Başlar

Senan Kazımoğlu
senan@turkata.com

Kaç haftadır bu yazını yazmak istiyordum fakat uzun zamandır derslerim ile alakalı olarak ancak şimdi vakit bulabildim.
Bugünkü Türkiye’yi anlamak için eski Türkiye’yi bilmek gerek. Bende ara sıra vakit oldukça eski Türkiye manzaralarını izliyorum.
Sırf dini inancı için üniversitelerden polis joplarıyla kovulan, ikna odalarında başını açmaya zorlanan, Müslüman olduğu için fişlenen, eğitim ve çalışma hakkı elinden alınan kardeşlerimiz ve daha bir sürü zulümler...
Benim burada dikkatimi çeken bir şey var. Bu kadar baskı ve zulüm'e rağmen kardeşlerimizin çoğunun tesettürü dinimize uygundu. O zor zamanlarda, o sıkıntılı yıllarda Müslüman kadın hakikaten Müslüman şahsiyetini koruduğu gibi Müslüman giyimini de koruyor ve bundan taviz vermiyordu.
Aradan yıllar geçti ve Allah'a şükürler olsun ki bu zulüm bitti. Nihayet hayatın hemen-hemen her alanında artık başörtü serbestliği geldi. Hatta başörtüye hakaretin hapse kadar varan cezası var.
Eee ne oldu simdi peki??? Zamanında Tesettürlü kardeşlerimize yapamadıklarını şimdi SÜSLÜMAN ablalarımız vasıtasıyla yapıyorlar. Şimdi başörtüsü serbest oldu, oldu ama örtünün altındaki başları bizden çaldılar. Bunu nasıl yaptılar peki???
Yeni İslami Modalarla mi dersin, yeni Başörtü Defilelerle mi dersin, televizyon kanallarında “Hop Hop Gelsin, En Şık Sensin” gibi reklamlarla mi dersin ve.b...
Bu böyle uzayıp gider. Daha ben İmam Hatipli Kızlardan bahsetmiyorum bile. Zaten buna girsek işin içinden çıkamayız. Bunların yetiştireceği dindar nesilden de hayır gelmez.
Düşman elindeki her şeyi kullanarak, dört bir yandan tesettürümüze karşı savaşıyor. Ama ne yazık ki biz Müslümanlar onlara karşı koyamıyoruz. Biz hep bu savaşın yenilen tarafı oluyoruz. Ve ne kadar ki biz İslam’dan uzak Müslümanlığı yaşayacağız o zamanda kadar da hep yenilmeye mahkumuz.
Son olarak söyleyeceğim şey, bir Müslüman kadın başörtüsünü ŞIK OLMAK için değil, ALLAH EMİR ETTİĞİ İÇİN TAKMALIDIR. Allah'ın Emri ise bellidir:

“(Habibim) mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu boyun, kulak, baş, kol ve bacak gibi yerlerini) açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, eller, ayaklar) müstesna. Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (Göğüs ve boyunlarını göstermesinler). Ziynet (yer)lerini ancak şu kimselere gösterebilirler: Kocalarına, babalarına, kocalarının (başka anadan olma) oğullarına, kendi erkek kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, müslüman kadınlarına, ellerindeki cariyelere, (şehvetsiz ve kadına) ihtiyacı olmayan ihtiyar kimselere, henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan çocuklara. Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da (yere veya birbirine) vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tevbe edin ki dünya ve ahiret saadetine kavuşasınız.” (Nur, 31)