8 Ağustos 2015 Cumartesi

KASİDE - İSTANBUL

Şair Nedim

Bu şehri Stanbul ki b-î misl ü bahadır
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır.

Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tab ile tartılsa sezadır.


Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ
Elhâh bu ne halet bu ne höş ab u hevâdır.

Her bahçesi bir çemenistan-ı letafet
Her gûşesi bir meclis-i pür-feyz ü âlâdır.

İnsaf değildir anı dünyaya değiçmek
Gülzarların cennete teşbih hatâdır.

Herkes irüşür anda muradına anınçün
Dergahları melce-i erbab-ı recâdır.

Kâlây-ı maarif satılur sûklarında
Bazar-ı hüner mâden-i hm ü ulemâdır.

Camilerinin her biri bir kûh-i tecelli
Ebrû-yı melek anlara mıhrâb-ı duadır.

Mescidlerinin her biri bir lücce-i envâr
Kandilleri meh gibi lebriz-i ziyadır.

Hep halkının etvârı pesendtde vü makbul
Derler ki biraz dilber-i bî- mihr ü vefadır.

Şimdi yapılan âlem-i nev-resm-i safanın
Evsafı hele başka kitap olsa sezadır.

Nâmı gibi olmuştur o hem sâ’d, hem fibâd
İstanbul’a sermâye-i fahr olsa revadır.

Kühsârları, bağları kasrları hep
Güya ki bütün şevk u tarab zevk u safadır.

İstanbulu’un evsafını mümkün mü beyan hiç
Maksûd hemen Sadr-ı kerem-kare senadır.

Ey sadrı cihan-bân ede Hak devletin efzûn
Kim devletin erbab-ı dile lûrf-ı Hudadır.

Ezcümle nedîmâ kulun ey âsaf-ı devrân
Müstagrek-ı lûtf u kerem u cûd u atadır.

Günümüz Türkçesi ile İstanbul:

Bu İstanbul şehri eşsiz değerdedir, baha biçilmez,
Bir taşına bütün bir acem mülkü feda olsun.

İki deniz arasında tek bir elmas parçasıdır,
Cihanı aydınlatan güneş tartılsa( aynı kefede olsa) lâyıktır.

Cennet Âlâ altında mı, üstünde mi (bilmiyorum)
Elhak bu ne güzel durum, ne güzel su, ne hoş havadır.

Her bahçesi bir güzellik çimenliğidir,
Her köşesi bir coşku ve eğlence toplantısıdır.

Onu dünyaya değişmek insaflı bir şey olmaz.
Gül bahçesini cennete benzetmek de yanlış olur.

Orada herkes muradına erer. Onun için
Bütün kapıları dilek sahiplerinin sığınağıdır.

Çarşılarında bilgi ve kültür kumaşları satılır,
O bir hüner pazarı, ilim ve âlimler ocağıdır.

Camilerinin her biri kûh-ı tecelli
(Allah’ın kendini gösterdiği Tur dağı gibi bir dağ)
Onlardaki dua mihrapları meleklerin kaşı gibidir.

Mescidlerinin her biri bir nur deryasıdır.
Kandilleri dolunay gibi ağzına kadar ışıkla doludur.

Halklarının tavırları hoş ve zariftir, amma
Derler ki dilberleri (güzelleri) biraz vefasızdır.

Şimdilerde yapılan eğlence âlemlerini anlatmak
İçin, başlı başına bir kitap yazılsa yeridir.

O, adı gibi (sadâbad) hem kutlu, hem mamur olmuştur,
İstanbul için bir ö v ü n ç sermayesi olsa yeridir.

Dağları, bağları, kasırlar ı hep, yalnız
Coşku, neşe, zevk ve eğlence doludur.

İstanbul’un niteliklerini anlatmak hiç mümküm mü?
Maksad, asil, cömert sadrazamı övmektir.

Ey cihanın koruyucusu, Allah mutluluğunu artırsın,
Senin devletin gönül ehline Allah’ın bir lûtfudur.

Ey bu devletin en değerli sadrazamı, gönül sahipleri arasında
Özellikle Nedim kulun cömertliğine, armağanlarına boğuldu.