Gülşen Yılmaz
Avrupa öteden beri, önce Attila’nın kılıcı ile ardından Timur’un gazabı ile en son Osmanlı’nın cihat aşkı ile tanışmış ve Türk korkusunu iliklerinde hissederek; “onlar zaten barbar canım” diye kendilerini avutmuşlardır. Düşünün Attila Avrupa’yı öyle bir kırıp geçirmişti ki Hristiyanlar; “Biz İsa’yı çarmıha gerdik. Tanrı’da bize bu adamı ceza diye gönderdi” demişlerdir.
Aslında Türklerin Anadolu’ya gelişinin ardından Avrupa’da telaş daha da kuvvetlendi. Tuğrul ve Çağrı Beyler bir fırtına gibi gelip Anadolu’ya akın ettiler. Ardından Malazgirt Savaşı ile o ilkokulda hep duyduğumuz Anadolu’nun kapılarını bir güzel açtık. Yine bir Kutalmış oğlu Süleyman Şah var ki vatan aşkı uğruna canını veren ama Türkiye Selçuklularının kurulmasına vesile olan…
Yani Türk’ün nefesi Bizans’ın çocuklarının asırlardır ensesinde…
Osman Bey, Orhan Bey derken 1400’lere gelindiğinde önce Varna Savaşı, ardından Kosova ve en son İstanbul’un fethi! Bizans’ta kiliseler kesin kanaat getiriyorlar ki Osmanlı onlara bir ceza! Hatta o dönem Hristiyanlar, kıyamet zamanı gelecek olan Ye’cüc ve Me’cüc’ün, Fatih’in askerleri yani Osmanlı Devleti, olduğunu söylüyorlar.
Özellikle Anadolu’daki Türklerin İslamiyet ile tanışmasının ardından daha enteresan bir korku daha baş gösterdi Avrupa’da. O da şu, Türkler fethettikleri gayrimüslim memleketlerde hoşgörülü davranınca halk doğal olarak İslamiyet’e geçmek isterdi. Ve bu durum Avrupa’nın hiç mi hiç hoşuna gitmezdi. Kızıl Elma anlayışı ile i'lây-ı kelimetullah amacı birleşince Avrupa tarihin hiçbir döneminde Türklerin önünde duramadı. Sadece durduğunu zannetti.
Zaten Türkler Oral Sander Hoca’nın deyimiyle Anka Kuşu gibidir. Nasıl ki Anka Kuşu küllerinden yeniden doğar. Türk Milleti de tehlikeye her çekilmeye çalışıldığında, her kaosa itilip bitirilmeye uğraşıldığında, tam bitti derken yeniden dirilir.
Avrupa bilir ki Türk onunla silahsız da savaştı. Onları küçük ordularla da yendi. Asıl korku bundan! Batı biliyor ki Türk’ün silahı olmasa da “İman dolu serhaddi var.” Ve yine biliyor ki inanç tanktan da tüfekten de daha etkili...
O yüzden 21. yüzyılda tabiri caizse böyle, “Kıyıdan geç” yapıyorlar… Tarihe bakıp, tarihi okuyup, suya sabuna fazla dokunmadan saldırmak istiyorlar. Her ne kadar başarılı olamayacaklarını bilseler de…
Yazımı vatan davası uğrunda nefsimden sildim diyen, 20 yüzyılın fikir adamı Osman Yüksel Serdengeçti’nin “Bir Kahraman Bekliyoruz” şiirinden mısralarla bitiriyorum.
“…Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!
Selam dursun karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...
İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!”