Birkaç gün sonra Çanakkale Zaferinin 103. yılı kutlanacak. Tarihi olayların yıldönümleri yaklaşınca o olay ilgili araştırma yapmayı severim. Daha önceleri edindiğim bilgilerden yola çıkarak, Çanakkalede, Azerbaycan’dan gelip din için, Osmanlı için şehit olan binlerce Azerbaycan Türkünün var olduğunu biliyordum. Geçenlerde o şehitlerden birinin mezar taşını gördüm. Mezar taşının üzerinde “Hasan oğlu İbrahim, Bakü, 18 yaş” yazılmıştı.
18 yaşında bir delikanlı ne işi vardı Çanakkale’de? Neydi onu Bakü’de
yaşarken kilometrelerce uzaklıktaki Çanakkale’nin, insan öğüten değirmenine
getiren?
Üstelik ülkesi, Osmanlının da savaştığı Rusların işgali altındayken...
Üstelik ülkesi, Osmanlının da savaştığı Rusların işgali altındayken...
Ya Çanakkale zaferinden 3 yıl sonra Azerbaycan halkını kurtarmak için gelen
Osmanlı askeri Tokatlı İsmail oğlu Halile ne demeli? 19 yaşında toprağa düşen
gencecik fidan. Ama bu sefer Hasan oğlu İbrahim’in memleketi Bakü’de.
Devleti yedi düvele karşı savaşırken, o, başka bir ülkenin yardımına geldi.
Aynı Hasan oğlu İbrahim’in yaptığı gibi...
Demek ki, Bakülü Hasan oğlu İbrahim’i Çanakkale’ye getiren sebep, Tokatlı
İsmail oğlu Halil’i de Bakü’ye getirtti. O sebep, kendi vatanına bir daha
dönmeyecek şekilde şehit düşüp, kanın aktığı toprağı, vatan yaptı; O sebep,
devlet Birinci Cihan Harbindeyken, Azerbaycan halkı “Gardaş Kömeyi” (Kardeş
Yardımı) isminde dergi çıkararak Osmanlı Devletine hem maddi, hem manevi yardım
etti; o sebep, kendisi zor durumdayken kardeşi Azerbaycan’ın yok olmaması için Kafkas
İslam Ordusunu gönderdi; o sebep, 1991 yılında Azerbaycan bağımsızlığını ilan
edince, tüm baskılara rağmen onu ilk tanıyan devlet yaptı; o sebep, Ankara’daki
terör eyleminden dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı gelemeyince: “Gardaş gelebilmirse
biz gelek” diyerek Bakü’den Ankara’ya getirtti; o sebep, bir toplantıda
Ermenistan Cumhurbaşkanı Türkiye aleyhine açıklama yapınca: “Burada Türkiye
olmadığı için bu kadar rahat konuşuyorsunuz. Türkiye burada olmasa bile ben
varım” diyerek düşmanı susturdu…
İşte o sebep, tarihimizle, köklerimizle, Hasan oğlu İbrahimlerin, İsmail
oğlu Halillerin kanlarıyla bütünleşmiş kardeşliktir. Bugün Türkiye’nin başına
bir şey gelse emin olun binlerce, milyonlarca Azerbaycanlı Hasan oğlu
İbrahimler Türkiye için savaşacaktır. Aynı şekilde milyonlarca Türkiyeli İsmail
oğlu Halillerde Azerbaycan için hazır bekliyor. Tıpkı yüz yıl önce olduğu
gibi...
Bizi bir-birbirimizden ayırmaya çalışanlar hiç bir zaman başaramayacaklar.
Çünkü biz, maddi değerlerle bir-birimize bağlı değiliz ki, o değerler bitince
bir-birimizden kopalım. Bizi bir-birimize bağlayan kardeşliktir ki ilelebet
devam edecek Allahın izniyle.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yıllar önce Azerbaycan Milli Meclisinde söylediği
sözlerle bitiriyorum:
“Kardeşlik diye bir tabirin uluslararası ilişkilerde yeri yoktur. Bu tabir
dünyada sadece bizler arasında vardır. Ve bizim aramızda bu tabir, yerini bir
zirve olarak ifade eder”