20 Mart 2018 Salı

Asklepios: Sağlık ve Şifa Tanrısı

Derya Erkan
İnsanın var olduğu yerde, en ilkel ve basit biçimiyle de olsa din de var olmuştur. İnanç, insanın yapısındadır ve insan, inancını şu ya da bu biçimde dışa vurmaktadır. Günümüzde üç büyük dinin (Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık) dışındaki dinler mitoloji olarak değerlendirilmektedir. Bir dine inananlar olduğu sürece din vardır, o dine inanan artık kalmamışsa o din mit haline gelmiştir. [1] Yunan mitolojisi Helen coğrafyasında kabul gören paganizme ilişkin anlatılan kutsal hikâyenin bütününü teşkil eder. Olimpos tanrıları ve onların serüvenleri etrafında dönen bu mitik kurgu içerisinde kahramanlar olarak ifade edilen kategoride yer alan bazı figürler esasında eskiçağ insanının inanç dünyasını Olimpos tanrıları kadar şekillendirmekle birlikte akademik çalışmalarda yeteri kadar ele alınmamıştır.
Bunlardan birisi de kuşkusuz Asklepios’tur. [2]
Antik çağda gelenek olduğu üzere tüm tanrılar ve tanrılaştırılmış kişiler hakkında bir veya daha fazla efsane vardır ve Asklepios da bir istisna değildir.[3] Asklepios, sağlık ve şifa tanrısıdır. Hemeros’un İlyada’sında “Kusursuz Hekim” olarak adı geçen Asklepios[4], sanat ve kahinat tanrısı olan Apollon’un oğludur. Asklepios’un doğumu ile ilgili üç tane rivayet vardır.
İlk rivayete göre Apollon, Tesallia kralı Phlegyas’ın kızı Koronis’e sevdalanmış ve onu hamile bırakmıştır. Günlerden bir gün işi gereği Apollon,[5] Delphoi’ye gitmesi gerekmiş ve sevdiği kadın Koronis’e göz kulak olması için o zamanlar kar beyazı tüyleri olan bir kargayı görevlendirdi. Ne var ki Apollon’un çocuğuna hamile olmasına rağmen Koronis, Apollon’un yokluğunu fırsat bilerek uzun süredir gönlünü kaptırdığı Arkadyalı Elatos’un oğlu Iskhys’e haber gönderip onunla beraber oldu. Koronis’in sadakatsizliğine şahit olan karga her şeyi efendisine anlatmadan büyük kâhin Apollon, kehanetle olayı anlamıştı. Tanrının gazabına ilk uğrayan zavallı karga oldu. Apollon onu, sevgilisine yaklaşan Iskhys’in gözlerini çıkarmadığı için lanetledi ve kar beyazı tüylerini gece karanlığına dönüştürdü. Yeryüzündeki bütün kargaların tüyleri bu olaydan sonra siyaha büründü.

Apollon kendisine yapılan bu ihaneti ikiz kız kardeşi Artemis’e anlattığında Tanrıça, bu durma çok sinirlenmiş ve onlarca okla Koronis’i öldürür. Cesedi yakılmak üzereyken Apollon alevler içinde Koronis’in karnındaki bebeği çıkarır ve Asklepios adını verir[6]. Apollon, Asklepios’u büyütmesi için Kentaurlardan Kheiron’a verir. Kheiron, yarı at yarı insan [7]şeklindedir. Asklepios burada insanları iyileştirme sanatını ve avlanmayı öğrenmiştir. Khylos olarak da çağrılan Arkadyalı Iskhys ise bazılarına göre Zeus’un gönderdiği yıldırımla, [8]diğerlerine göre ise bizzat Apollan tarafından öldürüldüğü söylenilmektedir.
Epidaurioslular ise efsaneyi farklı bir biçimde anlatırlar. Tesallia kralı Phlegyas kızı Koronis ile Epidaurios’un zenginliklerini ve onları ele geçirmenin yollarını bulmak için gizlice bu ülkeye geldi. [9]Fakat bu sırada Koronis babasından habersiz Apollon ile birlikte olup hamile kalmıştır. Bu olayı babasının duymasını istemeyen Koronis Mytion dağında çocuğu tek başını gizlice doğurur (bazı kaynaklarda Artemis ve Fataların yardımıyla) ve orada bırakır. Bunun üzerin oraya bir keçi oraya gelir ve çocuğu emzirir, köpekte ona bakar. Tam da bu sırada keçi ve köpeğin sahibi Aresthanas, bunu gördü. Arethanas, bebeği alıp götüreceği sırada kundağı çepeçevre saran ışık çemberini görünce korkar ve onu tanrısal kaderinin yolunda tek başına bırakmıştır.
Messenia geleneği diğer geleneklerden tamamen uzaklaştırılmıştır. Asklepios’un annesi olarak Leukippos’un kızı Arsince’nin oğlu olduğu ama Koronis tarafından büyütüldüğü ileri sürülmektedir.
Asklepios’un doğumuyla ilgili bu rivayetlerden genel olarak kabul görünen birincisidir. Yani yukarda belirttiğimiz gibi Apollon’un alevler içinde yanan Koronis’in karnında bebeği alıp Kherion’a vermişti.
Kheiron yanında büyüttüğü Asklepios’a okuma- yazmayı ve bilgeliği öğretmiş, bunun yanı sıra birbirinden değişik hastalıkları tedavi etme yöntemlerini öğretmiştir. Sağlığın kaynağının doğada olduğunu iyi bilen Kheiron, Asklepios’a bu kaynağı o denli kullanmayı öğretmiştir ki hastaları şifaya kavuşturmanın yanı sıra ölüleri de diriltebiliyordu. Asklepios, Zeus’un oğlu Perseus’un öldürdüğü [10]Gorgonlardan olan Medusa’nın kanını Atena’dan almış, bu kanla ölüleri diriltmiştir. Sağ taraftaki damarlardan akan kanın zehirli, sol taraftaki akan kanın şifalı olduğu söylenilmektedir. [11]Asklepios, bu şifalı kanla ölüleri diriltme yoluna gitmiş, dirilttiği kişiler Kapaneus, Lykurgos, Minos’un oğlu Glaukos ve Theseus’un oğlu Artemis’in sevgilisi olan Hippolytos diriltmiştir. Bu durum yeraltı tanrısı olan Hades’i kızdırmış ve Baştanrı Zeus’a şikayet etmiş. Zeus, ölülerin diriltilmesinin dünyanın düzenini bozmasından korktuğu için Asklepios’u yıldırımlarıyla öldürülmüştür. Asklepios öldüğü sırada elinde son dönemlerde yazdığı reçete bulunuyordu.[12] Bu reçete o sırada bir otun üzerine düşmüş yağmurun yağmasıyla özü ota karışmış ve her derde deva olan sarımsak meydana gelmiştir.
Bu olayı duyan Apollon oğlu Asklepios’un öcünü almak için ilk önce Zeus’a yıldırımları bağışlayan Kiklopları öldürmüş. Oğlu Asklepios’u Yılancı Takın Yıldızı olarak gökyüzüne göndermiştir. [13]
Asklepios, hem Yunan hem de Roma Sanatı’nda o dönemin heykellerde tercih edilen hekim görünümü ile güçlü, bir yılanın tırmandığı bir asaya dayanmış uzun sakallı yaşlı bir adam olarak gösterilmiştir. Yılan bu tanrının en önemli sembolüdür. Bunun nedeni kısmen bu tür sürüngenlerin antik dönemde yaşamış insanlar tarafından hastalıkları iyileştirmek için kullanılmış olmaları, kısmen de yılanın bilgeliğinin v.e sağduyusunun mantıklı bir doktorun vazgeçilmez bir özelliği olmasıdır. [14]
Asklepios için kutsal olan şeyler asa, kâse, bir demet bitki, horoz, köpek ve Yılan’dır.
Asklepios ve Tıp tarihi ile ilgili 78 sikke belirlenmiştir. Bunlardan 41 tanesi Aigeai, 16 tanesi Irenopolis ve 21 tanesi de diğer Kilikya şehirlerine aittir.
Asklepios’un Çocukları
Asklepios’un Epione adında bir eşi, Akesa, Iaso, Panakeia, Aigle, Podalerios, Makhoon, Telesphoros ve Hygieia adlarında da çocukları olduğu bilinmektedir.
Asklepios’un ölümünden sonra hekimlik sanatını kızı Hygieia ve oğulları “Asklepiades” adında bir lonca düzeni içinde sürdürülmüştür.
Hygieia: Asklepios’un kızlarından en meşhur olanı şüphesiz ki Hygieia’dır. Babası Asklepios hastaları iyileştirirken kızı Hygieia da hastalıklardan koruma ve sağlıklı yaşamın devamlılığını sağlar. Genel anlamda kurtarıcı ve tüm tehlikelere karşı sığınır bir tanrıça olmuştur. Heykel ve rölieflerde genellikle bir elinde yılın diğer elinde kase ile tasvir edilmiştir.
Asklepios’un çocukları da babalarının bu özel yeteneğini kısmen de olsa almışlardır. Oğullarından ikisi Makhoon ile Podalerios Troya Savaşı’nda Agamennon’a eşlik etmişlerdir.  Bu savaşta hem savaşçı kahramanlar hem de yetenekli doktorlar olarak ün kazanmışlardır. [15]
Akesa, Iaso, Panakeia: İyileşme sürecinde görevli tanrıçalar.
Aigle: Doğal güzellik tanrıçası.
Meditrina: Uzun yaşam, sağlık ve şarap tanrıçası[16]
Telesphoros:  Kapüşonlu mantoya sarılmış olarak betimlenen oğlan figürü sağlık cini Telesphoros’dur. Çocuk şeklindeki tanrı figürü Roma pantheonunda geç Helenistik Dönemde ortaya çıkar. [17]Mitoloji açısından fazla bilgisi bulunmayan bu çocuk tanrıyı geç dönem kaynakları Asklepios’un oğlu olarak tanımlamışlardır. Bazı kaynaklarda ise yardımcısı olarak geçmektedir. Telesphoros, tedavi sanatının iyileşme ile sonuçlandığını hastalığın sona erdiği ve mükemmel sağlığa kavuşulduğunu temsil eder. Heykelleri büyük çoğunluğu izleyiciye dönük, ayakta ve dik durmaktadır. Çok ender oturularak tasvir edilmiştir.[18]
            Asklepionlar
            Sağlık tanrısı Asklepios’un tapınaklarının bulunduğu sağlık merkezlerine “Asklepion” denir. Asklepios adına 300’den fazla Asklepion denilen sunak ve tapınaklar kurulmuştur. Bunların 63’ü hastane ve tapınak özelliği taşımaktadır.[19]  İlk önce sadece tapınak olan Asklepionlar daha sonra sağlık merkezi işlevi görmeye başlamışlardır.[20] M.Ö. 6. yüzyılda ortaya çıkıp M.S. 4. yüzyılın başlarına kadar hizmet veren Asklepieionlar arasında Epidauros, Kos ve Pergamon gibi tam teşekküllü olanlar sayılı olup çoğunun birer tapınaktan ibaret olduğu sanılmaktadır.  Bunların dışında Trikka, Rodas, Kridos[21] ve Tiber’de önemli Asklepionlar arasında yer almaktadırlar.
Asklepios’u çok eski bir hekim saymak gerekir. Yaşadığı zamandan yüz yıllar geçince zamanın etkisiyle tanrılaştırılmıştır. Asklepios tapınaklarının hekimleri aynı zamanda rahiptirler. Dinsel ve ruhsal etkiye inanarak telkin tedavilerinde başarılı olmuşlardır.
Asklepionlarda, abaton (uyku/incubation) odaları, anfitiyatro, kütüphane, tuvalet, banyo, gezinti alanları ve istirahat odaları ve tapınaklar bulunmaktaydı. [22]İnsanlar Tanrı Asklepios’a, onun mabetlerinde dertlerine şifa aramışlar ve bunu yaparken de çoğunlukla, yaşadıkları sıkıntıyı teslim etmesi için bunlar gibi vücut parçalarının modellerini sunmuşlardır.[23]
Tanrının dualarını kazanması için kişi, büyük bir saflığa sahip olmalıydı. Bir Asklepieion’a gelen hasta aşağıdaki kurallara uymak zorundaydı:
Bir kurban adamak (dana ve koç yanında çoğunlukla horoz),
Banyo yapmak (deniz kenarında kurulu olanlarda denizde yıkanmak),
Oruç tutmak,
Asklepieion’un bahçesinde yatmak.[24]
            Bu tedavi merkezlerine iyileşmeyecek hastalar ve hamileler içeri alınmazdı. Uzaktan gelen yorgun ve bitkin hastalar propylon avlusuna alınır. Asklepiadlar ( rahip/hekim) tarafından muane edilir, teşhis konur ve iyileşecek gibi ise Asklepiona girmesine izin verilirdi. Asklepionların ortaya çıkışı ve tıp alanındaki gelişmelerin birbirine paralel gelişim gösterdiği anlaşılmaktadır.
            Asklepion’a şifa bulmaya gelenlerin tedavisi her şeyden önce temizlenmeye dayanıyordu. İyileşme amacıyla tanrıya dua edilip adak adanıp oruç tutulurdu açlıktan bitap düştükten sonra şifalı yılanlar arasında bir koyun postunun üzerine uykuya yatılıyordu, görülen rüyaların yorumlanması ve telkin yoluyla tedavi uygulanıyordu.  Şifalı kutsal su, çamur banyoları, yararlı otlardan yapılan ilaçların yanı sıra müzik ve düzenlenen törenlerde tedavi yöntemleri arasındadır[25]. Bu bilgileri özellikler de rüyaların yorumlanması ile ilgili bilgilerin çoğu kazılardan ele geçen yazıtların okunması sayesinde öğrenilmiştir.
            Başlarda bu tedavi merkezlerinde hastaların yalnız fiziksel rahatsızlıkları ile ilgileniliyordu; seneler, hatta asırlar sonra ruhsal etkinin değeri anlaşılmaya başlandı ve hastaların ruh ile fizik tedavileri beraber işlenir oldu. Hatta değişik tedavi yöntemleri de geliştirilerek, cilt ve romatizma hastalıklarının tedavisi için psikoterapinin yanı sıra hidroterapiye de başvurulmuştur.[26]
            İnsanlar Asklepios’un gücüne o kadar inanmışlardı ki, bir defasında bir köle, kırdığı bir defasında bir köle, kırdığı bir şarap kabını endişe içinde tapınağa götürmüş Tanrı'dan onu onarmasını istemişti.
Sonuç olarak Bugün kimi toplumlarda halen geçerli olduğu gibi, antik çağ insanları sağlıklarına kavuşabilmek için tanrılarından kehanete dayalı tavsiye veya tedavi bekliyor ve geleneksel olarak bu tür bir yardıma karşılık olarak kurban veya sunular adıyorlardı.  Klasik çağlarda dine dayalı tıbbın temel esin kaynağı Asklepios kültü ve tapınakları olmakla beraber, inanç dünyasına dayalı tıp yeryüzü ve yeraltı ile ilgili daha eski tanrılar ve yılan gibi bazı hayvanların dâhil olduğu uzun bir söylencesel geçmişe dayanmaktadır.




[1] T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Eğlence Hizmetleri Mitoloji, Ankara 2013, s.4.
[2] Bilal Patacı, “Tarnılaştırma ve Şeytanlaştırma Arasında Mitolojik Bir Figür Olarak Asklepios”, Milel ve Nihal, 13 (2),  s. 155-156.
[3] Bekircan Tahberer,, Antik Kilikya Sikkelerinde Asklepios Kültü, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana 2005, s. 7.
[4] Derman Bayladı, Tanrıların Öyküsü, İstanbul 2012, s. 137.
[5] Zeus ve Leto’nun oğludur. Kehanet tanrısıdır; insanlar geleceklerini öğrenmek, günahlarından arınmak ya da güzel öğütler almak için onun  Delphoi’deki tapınağına başvururlardı. Bkz. Colette Estin- Héléne Laporte, Yunan ve Roma Mitolojisi, Çev. Musa Eran, Ankara 2002, s. 104.
[6] Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul 2015, s. 77-78.
[7] Mehmet Korkmaz, Mitoloji Sözlüğü, Ankara 2012, s. 77.
[8] Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, İstanbul 1994, s. 60.
[9] Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, Çev. Sevgi Tamgüç, İstanbul 2012, s. 92.
[10] Robert Graves, Yunan Mitleri, Çev. Uğur Akpur, İstanbul 2012, s. 222.
[11] Ali Haydar Bayat, Tıp Tarihi, İzmir 2005, s. 84.                                                             
[12] Graves, a.g.e, s. 222-223.
[13] Bayat, a.g.e, s. 84.
[14] Nuray Soydan, Roma Tıbbı ve Kadın Hastalıkları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2012, s.37.
[15] E.M Berens, Antik Yunan Efsaneleri ve Roma Mitleri, Çev. Nisan Benzergil, İzmir 2014, s. 191.
[16] Canan Aldırmaz Ağartan, “ Sanat  Eserlerinde Yaşayan Bir Mit: Sağlık Tanrısı Asklepios ve Kızı Hygieia”,  Zeynep Kamil  Tıp Bülteni, C. 40, Sayı : 1, İstanbul 2009, s.  50-51.
[17] Bekircan Tahberer, Asklepios ve Antik Sikkelerde Sağlık Tanrısı inancı, Adana 2016, s. 8.
[18] F. İlayda Argın, Telesphoros, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Bitirme Tezi, Edirne 2013, s. 7.
[19] Bayat, a.g.e, s. 85.
[20] Şefik Görkey, “ Asklepios Kültü ve Anadolu’dan Bazı Örnekler”, III. Türk Tıp Tarihi Kongresi (20-23 Eylül 1993) Bildirileri, Ankara 1999, s. 349.
[21] ÇOBAN, Hacı, “Roma Dönemi Hastaneleri, Asklepionlar ve Sarıkaya Roma Hamamı”, Uluslar arası Bozok Sempozyumu (5-7 Mayıs 2016), Yozgat 2016, s. 100.
[22] Bayat, a.g.e, s.85.
[23] R. Thomas Martin, Eski Yunan Tarihöncesinden Helenistik Dönem, Çev. Ümit Hüsrev Yolsal, İstanbul 2012, s 290.
[24] Tahberer, a.g.t, s.12.
[25] Bayat, a.g.e, s. 85-86.