8 Mayıs 2015 Cuma

Dahi Tıp Uzmanı - Ali bin Abbas

Hadimul Kuran
editor@turkata.com

Ali bin Abbas el-Mecusi Mesudi. Avrupada Haly Abbas olarak ta bilinir. Künyesi Ebul-Hasendir. Doğum tarihi tam bilinmemekle birlikte bazı kaynaklarda 932 olarak geçiyor. İranın Cündişapur eyaletinin güneybatısındaki Ahvaz şehrinde doğdu. Eğitimini burda aldı ve ilk çalışmalarını burda yaptı.
Ali bin Abbasın soyu Mecusiliğe mensuptu. El-Mecusi adı da buradan gelmekteydi. Ama kendisi müslümandı. Onun Allah inancı ve Allaha duyduğu saygı ibadetinde ve yaşam tarzında, üslubunda çalışma hayatı boyunca kendini göstermiştir.
Ali bin Abbas Avrupanın ve Latinlerin tanıdığı ilk Müslüman tabiplerdendir. Devrine göre en zor ameliyatları başarıyla yaptı. Yunanlıların bilmedikleri pekçok tıbbi mühüm keşifler yaptı.

Ali bin Abbasın tıbbi görüş ve metodlarının ağırlık noktasını bugün "hıfzısıhha" denen sıhhati muhafazanın esaslarını incelemek ve tesbit etmek teşkil etmiştir. Eserlerinde sıhhatin korunması hususunda en tesirli metodun ölçülü ve lüzumu kadar gıda almak ve beden haraketleri yapmak olduğunu ifade etmiştir. Bilhassa yemekten önce yapılan sporun çok faydalı olduğunu söylemiştir.
Ali bin Abbas epilepsi (sara) hastalığını en ince ayrıntılarına varıncaya kadar tedkik etmiştir. Vardığı ilmi neticeler asırlarca tıp dünyasına yol göstermiştir. O, Arabistan yarımadasında görülen bazı göz hastalıkları üzerinde de araştırmalar yapmış ve kendine göre mühim tedavi yolları tesbit etmiştir.
Bu meşhur İslam cerrahı tıbbi araştırmalar yaparken kılcal damarlardaki kan dolaşımını da keşf etmiştir. Ancak kılcal damarlardaki kan dolaşımının kaşifi İngiliz bilgini Harvey olarak bilinir. Halbuki Ali bin Abbas ondan çok önceleri damarların büzülme ve genişleme özelliğini açıklarken kılcal damarlardaki kan dolaşımını anlatmış ve isbat etmiştir. Ayrıca atar ve toplar damarlar arasında kılcal damarlar şebekesinin varlığından da bahsetmiştir.
Ali bin Abbas jinokoloji ile ilgili konularda da orijinal incelemelerde bulunmuştur. Öyle ki, modern araştırmacılar bu incelemelere hayranlıklarını ifade etmişlerdir. Hipokrat ve ondan sonrakiler çocuğun kendi haraketiyle dünyaya geldiğini kabul ederken Ali bin Abbas doğum olayının çocuğun haraketiyle değil, rahimdeki adalelerin sıkışıp gerilmesiyle gerçekleştiğini tesbit etmiştir. Ayrıca ceninin ana rahminde geçirdiği muhtelif dönem ve safhaları, muhtaç olduğu gıdayı ve bunun ana rahminde nasıl sağlandığını uzun uzadıya anlatarak kıymetli bilgiler ortaya koymuştur.
Ali bin Abbas cerrahi sahada da meşhur ve öncü olmuştur. Kendine has cerrahi metodlarla hemen hemen bütün insan uzuvlarını ameliyata tabi tutmuş, kırık kemiklerin yeniden kaynamasını sağlamış, çıkıkların yerine oturtulup tedavi edilmesini de maharetle tatbik etmiştir.
Ali bin Abbas 10. asırda ilk defa alt karın kanserleri hakkında yazılar yazdığı gibi kanser ameliyatları da yapmıştır. Ameliyatta yanında yardımcılar bulundurmuştur. Bunlardan biri haşhaş, banotu veya vik sürülmüş narkoz süngerini ıslatıp hastanın burnu önünde tutarken diğeri hastanın nabzını kontrol etmiş, biri kancalarla deriyi çekerken, bir diğeri de cerrahla birlikte ameliyata katılmıştır. Ali bin Abbas kanser ameliyatı hakkında:
"Tabipler bu hususta nadir olarak yardımda bulunabilirler. Tümörün organdan tamamen ayrılmasını sağlamalı, köklerinden geride birşey kalmaması için tümörden muayyen bir mesafe uzaklaşacak şekilde etrafı kesmeli ve temizlemelidir" derken kanser ameliyatının bugünkü şekline ışık tutmuştur. Kanser ameliyatı yaparken talabelerine:
"Habis parçayı dikkatlice kes. Herhangi bir damarın yaralanmamasına ve sinirin kesilmemesine dikkat et. Bütün habis parçayı çıkarınca içeride bir şeyin kalıp kalmadığını elinle kontrol et. Fazla deriyi kesip kısalt. Damarları birbirileriyle kaynaşacak şekilde uygun hale getirip dikiş yap" tavsiyelerinde bulunmuştur.
Ali bin Abbasın üne kavuşmasını sağlayan eseri "Kamil-us-Sınaat-it-Tıbbiyye (Tıb İlim ve Sanatını İçine Alan Hazine) eseridir. Ansiklopedi hükmündeki bu eserini Ali bin Abbas Büveyhi hükümdarı Adudüd Devle Hüsreve ithaf etmiştir. Buna göre kitabın diğer adı "Kitab el-Maliki"dir. Arapçadan Latinceye tercüme edilen ilk tıp eseri olan "Kitab el-Maliki" Razinin "el-Havi" eserinden daha özlü ve daha sistematik, İbni Sinanın "El-Kanun fi't-Tıb" adlı eserinden daha uygulamalı bir biçimde yazılmıştı.
Ali bin Abbas bu eserinde eski Yunanlı tabiplerden Hipokrat, Galen ve Aripposiusu inceleyerek bilgilerini ilmi tenkide tabi tuttu ve yanıldıkları noktaları gösterdi. Bu bilgileri İslam tıbbiyle birleştirdi ve kıymetli bir kitap vücuda getirdi.
Dr. Sigrid Huke'nin ifadesiyle "Bu kitap dünya tababetine hediye edilen, o zamana kadar eşine rastlanmayan bir eserdi. Eserin en önemli özelliği o zamana kadarki bütün millet ve çağların tıp bilgisini işlemesi ve bunları mantıki bir şekilde düzenlemiş olmasıydı. Eskiler asla böylesine bir kitaba sahip olmamışlardı."
Ali bin Abbasın "Kamil'us Sınaat-it Tıbbiyye" eseri iki ana bölüm, yirmi makale ve bunların alt bölümlerinden meydana geliyordu. Eserin birinci bölümünde tıbbin teorisi ele alınmış, ikinci bölümde ise tababetin esasları, cerrahi, koruyucu hekimlik ve eczacılık üzerinde durulmuştur. Kitapta baştan ayağa doğru bütün beden hastalıkları sırasıyla konu edinmiş ve bunların belirtileri ile teşhis ve tedavileri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Kitaptakı en mükemmel bölümleri pehrizler (dietler) ve tıptaki tedavi metodlarına ait bölümler teşkil edir.
Ali bin Abbas bu eserde hekim ve cerrah olmak isteyenlere "Hipokrat yemini"nden daha ileri prensipler ışığında tavsiyelerde bulunmuştur:
"Tabipler kalp ve beden temizliğine dikkat etmeli, Allahu Tealanın rızasını gözetmeli, hayatını Onun rızasına uygun geçirmeye çalışmalı, günahtan, kir ve pisliklerden uzak durmalı, tatlı dilli ve nazik olmalı, hastanın sirrini kimseye açıklamamalı, uzman hekimlerin görüşlerine sık sık başvurmalı, doğru ve sağlam teşhis ve tedavi yapmalı, hastalarla daim beraber olup hastalıklarını tanımalı, hastalıkların ayrı ayrı merhalelerini, seyir halini, alametlerini iyi tanımalı, hastaya moral vermeli."
"Kitab el-Maliki" oldukça açık, tertipli ve düzenli yazılmıştı. Soru-cevaplı kısa bilgilerden başka, yeni tıp bilgilerini de ihtiva ediyordu. Nöroloji ve psikoloji hakkında da bilgi verilmiştir. Ali bin Abbas bu eserinde beyinin nöroanatomisi, nörobiyolojisi, nöropsikolojisini tanımlamış ve çeşitli akli bozuklukları, uyku hastalıklarını, amneziyi (hafıza kaybı), koma hali, sıcak ve soğuk menenjitleri, aşk hastalıklarını, sarayı ve kısmi felç gibi sağlık sorunlarını tanımlamış ve tedavi yollarını göstermiştir.
Ali bin Abbas "Kitab el-Maliki" eserinde eczacılık konusunu da incelemiş, hemen hemen bütün ilaçları, ilaç yapılacak hammaddeleri, etkileri ve özelliklerini araştırmıştır. Esas tedavinin diyet ve doğal beslenmeyle yapılmasını önermiş, ilaçların ancak zaruret halinde verilmesini tavsiye etmiştir.
Asırlarca Doğuda ve Batıda tabiplerin, tıp alimlerinin başta gelen müracaat kaynağı olan "Kitab el-Maliki" Constantin Africanus tarafından 1087 yılında Latinceye çevrildi. Ancak Constantin tercümede isim belirtmemiş ve eserin kendine ait olduğunu iddia etmişti. Daha sonra Haçlı seferlerinin başlamasıyla doğuya gelen Antakyalı Stephan eserin bir nüshasını ele geçirmiş ve 1127 yılında tercümesini yapmıştır. Böylece eserin Ali bin Abbasa ait olduğu ortaya çıkmıştır.
Kitabın orijinal metni 1283'te Lahorda, 1294'te Kahirede basıldı. Eserin bir nüshası Irak Müzesi Kütüphanesindedir. Frankfurtta faaliyet gösteren "IGAIW" tarafından orijinal bir nüshası esas alınarak 1987 yılında iki cilt halinde basılarak dünya kütüphanelerine gönderilmiştir.
Yazdığı eseri yüzyıllarca tıp okullarında okutulan, modern tıbbın temellerini atmış Ali bin Abbas 994 yılında vefat etmiştir.