6 Nisan 2015 Pazartesi

Orta Çağların İlim Ansiklopedisi: Cabir Bin Hayyan

Hadimul Kuran
editor@turkata.com

Batıda Geber adıyla bilinen Cabir bin Hayyan başta kimya olmak üzere fizik, astronomi, tıp, metalürji, eczacılık, mühendislik, coğrafya gibi ilim dallarına katkılarıyla bilim tarihçileri tarafından tanınan müslüman bir alimdir. Genetik fikrini ve atomun parçalanacağını ilk öne süren, dünyada ilk kimya laboratuvarının kurucusu, optik
kanunlarının kaşifi ve merceyi keşf eden ustattır. Zehirlerin zehiri olan arsenik tozunu elde eden ilk kişidirde. Cabir bin Hayyan geliştirdiği element anlayışı, denge teorisi yaklaşımı, tatbikatları, icat ettiği alet ve düzeneklerle "kimyanın babası" kabul edilmektedir. Ünlü Fransız bilim tarihçisi M.Berthelot'in onun hakkında şöyle demiştir: "Aristonun mantık ilmindeki yeri neyse, Cabir bin Hayyanın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo mantığın kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi Cabir bin Hayyan da kimyanın kurucusu ve üstadıdır".
"Üstatların üstadı" olarak tanınan Cabir bin Hayyan Abbasiler devrinde 721 yılında Horasanın Tus şehrinde Hayyan isimli bir eczacının çocuğu olarak doğar. İyi bir eğitim alan Cabir bin Hayyan Maveraünnehirde, Kufede ve Yemende ilim tahsil eder. Kufede yerleşer. Emevi veliahtı Halid bin Yezid ve Caferi Sadıktan bütün müsbet ilimleri öğrenir. Abbasi halifesi Harun Reşidin sarayında vezir Yahya bin Halit el-Bermekinin himayesinde saray alimi olarak hizmet verir. Kısa sürede büyük başarı gösterir. Bizzat Harun Reşit tarafından Harran medreselerine fizik-kimya profesöru olarak tayin edilir. Kısa zaman sonra da baş müderris (rektör) oluyor.
Cabir bin Hayyanın en önemli vasfı deneyciliktir. O, dünya üzerindeki ilk kimya laboratuvarını kurar ve sayısız deneyler yapar. Pek çok asit keşf eder. Geliştirdiği "imbik" kimyanın temel mazemelerinden olur. Cabir bin Hayyan tabiatdakı maddelerin saf olmadığını belirtmiş ve bunları saflaştırarak saf elementler elde etmeye çalışmıştır.
Pratiksiz teorinin hicbir yere varamayacağını belirten, Doğu ve Batı ilmine önemli ölçüde tesir eden ve Roger Bacon tarafından "ustatların ustadı" olarak ta anılan Cabir bin Hayyanın ilk defa elde ettiği birçok kimyevi bileşik ve madde vardır. Cabir bin Hayyan kristalleşme, damıtma, kalsinasyon (kavurma), sublimasyon ve buharlaşma gibi kimyevi teknikleri ilme kazandırdı. Sülfirik ve nitrik asitler gibi birçok asitler ile sodyum karbonat ve potasyumu buldu. Zehir ve zehirli maddelerin kimyevi yapıları üzerinde incelemelerde bulundu. Bu konuda "Kitab-üs-Sümum" eserini yazdı. Bitkilerden elde edilen bir boya ile derilerin nasıl boyanabileceğini ve derilerin nasıl dabağlanacağını ortaya koydu. Ateşte yanmayan kağıt imalini gerçekleştirdi. İlk defa imbik yaptı. Cam imalinde mangan dört oksidin kullanılması, paslanmanın önlenmesi gibi alanlarda buluşlar yaptı.
Atomun parçalanabileceğini ilk defa söyleyen Cabir bin Hayyandır. Eski yunan filozofları Demokritos ve Epikuros atomun aslaa bölünmeyeceğini tahmin ederek demişlerdi. Eski yunandan itibaren 2500 yıl atomla ilgili hiçbir çalışma yapılmadı sanılıyordu. Atomla ilgili ilk calışmaların John Daltonun yaptığını, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceğini fikrini de ilk defa olarak Otto Hahnın söylediği sanılıyordu. Oysa kimya alanında ilk laboratuvar kurup, çalışmalar yapan, tarihin en büyük bilim adamlarından Cabir bin Hayyan 700-lü yıllarda şöyle demiştir:
"Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la cüz-ü la yetecezzada (atom) yoğun enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da oyle bir güç meydana gelir ki, Bağdatın altını üstüne getirebilir. Bu Allahu Tealanın kudretinin bir nişanıdır."
Onun bu bilgiye nasıl ulaştığı bilinmiyor ancak bu tesbiti insanlık tarafından 1200 yıl sonra acı bir şekilde isbat edilecektir. II Dünya savaşında Japon şehirlerine peşpeşe 2 atom bombası atılır. Cabir bin Hayyanın "Bağdat yok olur" teorisi Hirosima ve Nagazaki şehirlerinde pratiğe dönüşür. Şehir harabeye çevrilir. 200 bine yakın insan ölür. Yaralıların hesabı tutulamaz. 7 yıla yakın toprakta ot bile bitmez. Bugün artık Avrupada laboratuvarlarda atom altı parçacıklar üzerinde deneyler bile yapılabilmektedir. Ayrıca Avrupayı atom bilgisile tanıştıran Qalileo, Francis, Bacon, Newton ve başka bir çok bilgin Cabir bin Hayyanın eserlerinden faydalanmışlar.
Cabir bin Hayyan ilme eşsiz hizmetler etmiş ve uygulamalı fizik-kimya, teorik fizik-kimya, madenler fizik-kimyası, matematik, astronomi, felsefe ve dinler tarihi gibi birçok alanlarda sayıları yüzlerle ifade edilen eser kaleme almıştır. Razi ve İbn-i Sina onu "Üstatların üstadı" olarak adlandırmış, Fransız şarkiyyat alimi Catdonne de onu dünyanın 12 dahisinden biri olarak tanımlamıştır. George Sarton onu "Orta çağların ilimler ansiklopedisi olarak değerlendirmekte, şöhret ve tesirlerinin 17. asra kadar devam etmiş olduğunu ifade etmektedir. Gerçekten 17. asra gelinceye kadar Doğu ve Batı ilim dünyasında ona denk bir kimyacı yetişmemiştir. Usturlab hakkında yazdığı eseri gören alimler eserin bin bölümden meydana geldiği ve akılları durduracak üstünlükte olduğunu kaydetmişler. Cabir bin Hayyanın yazdığı eserler asırlarca medreselerde okutulunca Endülüs Müslümanları vasıtasıyla Avrupaya geçti. Cabir bin Hayyanın eserlerinin büyük bir kısmı kayboldu. Bunlardan iyirmi yedi tanesi Latince ve Almanca olarak Nürnberg, Frankfurt ve Strazburgda 1473-1710 yılları arasında basılmıştır. Bazı eserleri şunlardir: "Kitab-ül-Beyan", "Kitab-ül-Hacer", "Kitab-ün-Nur", "Kitab-ül-İzah", "Yaradılışın unsurları", "Müdafaa edilmiş akıl", "Cevherler", "İç Amalgamlar", "Dış Amalgamlar", "Mükemmellik", "El-Rükn" ve başkaları.
"Üstatların üstadı" olan Cabir bin Hayyan 815 yılında Kufede vefat etmiştir.