Senan Kazımoğlu
senan@turkata.com
Azerbaycan’da Türk varlığı artık inkar edilemez gerçektir. Ancak, Türklerin Azerbaycan’da ne zamandan beri mevcut olması hususunda çeşitli görüşler mevcuttur.
Bunların en yaygın olanı halen tam ispat edilememiş “Altay teorisi” veya “Altay iddiası” diyebileceğimiz teoridir ki, buna göre, Türklerin çıkış yeri orta asyadı.
Türkler, Azerbaycan’a ve Anadolu’ya ilk defa 1071 yılında Selçuklu devletiyle Bizans arasında yaşanan “Malazgırd” savaşından sonra gəlmişlər. Ancak ister tarihi kaynaklar, ister arkeolojik bulgular, gerekse mantıkı açıdan bu teorinin geçersiz olduğu ve Türklerin Azerbaycan’da eskiden beri var olduğu hakikatdır.
Azerbaycan Türklerinin en eskiden beri soy kökünü teşkil eden Türk tayfaları: Kuti, Aratta, Lullubi, Hurri, Kimmer, Hun, Bulgar, Hazar, Suvar, Peçenek ve Kıpçak Türkleri olmuş, oğuzlar ise bu süreçte esas rol oynamıştır.[1]
Genel de Azerbaycan Türklerinin kökenine dair bazı ideolojik görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşlerin en ünlüleri: “Med-Atropatena görüşü”, “Albaniya görüşü” ve “Eski Türk görüşü” dür. SSCB-i döneminde, Iran ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Azerbaycan tarih yazımında Türklerin Azerbaycan coğrafyasına yerleşmeleri konusunda ideolojilerden oluşan farklı görüşler vardı.
1939 yılında Stalin tarafından ortaya atılan “Med-Atropatena görüşü” ne göre, M.Ö. 11 – 6. yüzyıllarda Med-Irani dili konuşan Atropatenalılar orta yüzyılda Türklerin bölgeye yerleşmesiyle Türk dilini benimseyip yeni Türk halkına çevrilmişdirlər.
1948′de VN Leviatov ve taraftarları tarafından ileri sürülen “Albaniya görüşü” ne göre, Azerbaycan Türklerinin kökeni eski Kafkasya Albanyasının parçası olan milletlerdir. İslam hilafeti Araplarda olduğu dönem Albanların bir kısmı müslümanlaşmış ve diğer kısmı da hiristiyan olarak kalmıştır. Bu fikri sürdüren P. Petruşevskiyə göre, hiristiyan kalanlar Ermeni, müslümanlaşan Albanlar ise Türkleşmişdirler. Igrar Aliyev de Albanların islamlaşmasının onların Türklüşmə sürecini hızlandırdığı görüşünü desteklemektedir.
“Eski Türk görüşü” ne göre ise Türklerin Azerbaycan’da yerleşimi üç akım halinde olmuştur. İlk akın M.Ö. 8. yüzyılın sonlarından 7. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Bu akım sonucunda Kimmerler, İskitler, Sakalar Kafkasya’da meskunlaşdırılmışlar. İkinci akımda, 2 – 4. yüzyıllar arasında Hunlar, Hazarlar, Sabirlər ve diğer soyların göçleriyle olmuştur. Son akım ise 11. yüzyılın başlarından itibaren Selçukluların yerleşmesiyle tamamlanmıştır. [2]
“Oğuzların gelişi”ne göre, Oğuz Türkleri, bölgeye 11. yüzyılda Orta Asya’dan Oğuzlar ve diğer Türkmen boylarının akınları ile gelerek yerleşmiş Karapapaklar, Avşarlar, Ayrumlar, Padarlar, Şahsevenler, Karadağlılar ve diğer bazı etnik gruplardan şəkillənmişdirlər ve kökenlerinde Kafkas ve Türk unsurlar vardır.[3]
Azerbaycan tarihinin “Babası” sayılan Ziya Bünyadova göre, Azerbaycan’da oluşmuş ilk Türk devleti Aratta devleti olmuştur. Aratta eski Azerbaycan’ın dağlık arazisine verilen isimdir. Anlamı, sadece dağ demektir. Sümer-Akkad sözlüğünde bu sözden “Arattu ve Aratu” örnekleri dağ anlamında yansımıştır.[4] Bugün bile Kazak Türkçesinde “dağ” kelimesi “tau” şeklinde kullanılır.
“Altay teorisi” nin aksine Türklerin Azerbaycan topraklarında 1071 den çok daha önce varlığı gerçeği diğer kaynaklara yansır. Bu konuda bir takım kaynaklara ele alalım.
Arap tarihcisi İbn Hişam “Kitap ut-tican fi mülûk himyar” eserinde Muaviye’nin (ra) Ubeyd bin Şer’iyye ile görüşmesinden bahsediyor. Sohbetin bir yerinde Muaviye, Ubeyde Azerbaycan hakkında onun fikrini öğrenmek isteyerek demiştir: “Azerbaycan’la ilgili endişeniz ve aklınızda kalan nedir?”
Ubeyd ise şöyle cevap veriyor: “Azerbaycan eskiden beri Türk toprağıdır. Onlar orada toplu halde yaşıyorlar “.
Diğer bir Arap tarihçi Belazuriye göre, 10. yüzyılın ortalarında Arap komutanı Buğra, İslam dinini kabul etmiş Hazar Türklerin bir kısmını Azerbaycan şehirleri olan Şemkir ve Gence şehirlerinin etrafında yaşamaya izin vermiştir.
7. yüzyıl Yunan tarihçisi Feofilakt Simokatta, Şahənşah I Qubadın (488-531) Azerbaycan topraklarında Türklere karşı savaşından bahsederek şöyle yazıyor: “Qubad defalarca Türkler adlandırdığımız Hunlara karşı savaşmıştır”.
Farsca ile ayni kökden olan Pehlevi dilinde yazılmış ve Arapça çeviri olarak kaydedilen “Enuşirevanın amelleri kitabı” nın verdiği bilgiye göre, Iran kisrası I Hosrovun hakimiyetinin 37. yılında Kuzey Kafkasya’daki dört Türk aşiretinin 50 binden fazla temsilcisi kendilerinin talebi üzerine Şahenşah tarafından Azerbaycan’da (Adurbayqanda ve Arran) yerleştirildi ve topraklar verdi. [5]
Diğer bir kaynak ise Paytarakan (Günümüz Azerbaycan şehri olan Beylagan) Hun krallığının hükümdarı Sanatürk hakkında M. Kalankatuyklu “Hunların Alabanlara hüküm ettiğini” aktarıyor.[6] Bütün bunlar gösteriyor ki, Azerbaycan eskiden beri Türk yurdudur ve her zamanda Türk yurdu olarak kalacaktır.
Kaynak:
[1] Yaqub Mahmudov, Azərbaycanlılar, Aspoliqraf nəşriyyatı, Bakı 2008, s. 5
[2] Elnur Ağaoğlu, “Azerbaycannın Etnik ve Demografik Yapısı”, Türkler Ansiklopedisi, İlk Çağ yayınları, Ankara 2002, XIX s. 345
[3] Osman Turan, Selçuklu Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayıları, Ankara 1965, s. 214
[4] Ziya Bünyadov, Azərbaycan Tarixi, Dövlət nəşriyyatı, Bakı 1994, s.78
[5] Yunis Nəsibli, “Azerbaycan Xalqının Etnogenezi”, Azərbaycan Milli Ensiklopediyası, AMEA Nəşriyyatı, Bakı 2007, s. 101.
[6] Xəliyəddin Xəlilli, Azərbaycan Türklərinin Etnogenezi Və Milli İnkişaf Tarixi, MBM nəşriyyatı, Bakı 2007, s.107