1990 20 Ocak Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü bozmak girişimlerine, eski SSCB yönetiminin Azerbaycan'la ilgili yürüttüğü önyargılı siyasete, yerel yönetimin halkımızın çıkarlarına aykırı
pozisyonda durmasına karşı protesto sokaklara çıkmış yerli ahaliye zulüm tutmak amacıyla Bakü'ye ve ülkenin diğer bölgelerine Sovyet askeri birlikleri girdi . Sivil halkın kitlesel protesto aksiyalarının ağır askeri araçların yardımı ile hunharca yıkılması sadece yıkıma uğramakta olan Sovyet siyasi sisteminin korunması girişimi olarak değil, hem de Azerilerin tarihi topraklarından sıxışdırılıb çıkarılması ile ilgili Çarlık Rusyası'nın asırlarca yaptığı menfur siyasetin yeni şartlarda devamı idi.
20 Ocak olayı halkımızın belleğine kanlı facia gibi dahil olsa da, genel olarak ulusal tarihimizin en şanlı ve kahramanlık sayfalarından birini oluşturmaktadır. İşte 20 Ocak'tan başlayarak Azerbaycan halkı SSCB'nin içinde adaleti restore etmenin imkânsızlığı ve milli haqlarımız objektif yaklaşım gösteri olunacağına kendi inancını tek kaybetti.
İktidarın kaynağı sayılan ve kendi hakları için düşüncesi, fikri, sözü, dayanışması ile mücadeleye kalkmış bir halk 1990 Ocak 19-dan 20-ne keçen gece kendi harika ordusunun tankları, ışık saçan zehirli kurşunları, özel amaçlı askeri birlikleri, pozuculuq-provokasyon işlerini düzenleyen esnek ekipleri buldu ...
Bakü'de olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen, 22 Ocak'ta Azerbaycan halkı şehitleri ile vedalaştı. Başkent matem elbisesi giymiş. Ülkede 3 gün yas ilan edilmişti. Azerbaycan'ın bütün bölgelerinde ve Bakü'de kalabalık matem mitingleri yapıldı. Bakü'de düzenlenen matem törenine bir milyondan fazla insan katıldı. Bu, Azerbaycan halkının özgürlük sesi, hak, adalet, demokrasi ve bağımsızlık için mücadele azmi idi.
20 Ocak faciası işlenen zaman Azerbaycan halkı ağır felç durumuna ve bilgi blokadasına salınmışdı, radyo, televizyon susturulmuştur, onun enerji bloku silahlı militanlar tarafından vahşice şişirilmiş, basının yayınına yasak konulmuştu. Azerbaycan sakin ve ölü bir denize benziyordu. Halk ağır ve korkunç felaketten habersizdi. Görülmemiş vahşeti geçirilen ceza tedbirleri sonucunda hiçbir suçu olmayan 133 huzurlu sakin öldürüldü, 744 kişi yaralandı, 841 kişi yasadışı tutuklandı. Ölenlerin arasında kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olmuştur. Bu olay Sovyet rejiminin işlediği en kanlı trajedilerinden biri ve sivil halka yönelik vahşi bir cinayet olayı idi. Halkın bu ağır günlerinde, 21 Ocak Haydar Aliyev Azerbaycan'ın Moskova'daki işyeri gelerek, düzenlenen toplantıda konuşma sınıflara, halkla birlikte olduğunu bildirdi, 20 Ocak trajedisine siyasi fiyat verdi, onun hukuka, demokrasiye, hümanizme aykırı olduğunu, merkezin ve o zamanki cumhuriyet yöneticilerinin günahı yüzünden yol verilmiş kaba siyasi yanlış olduğunu gösterdi. Bu tarihi konuşmanın metni dünyaya, cumhuriyete yaygınlaştı. Halkın kalbinde ümit çırağı yandı.
1993 yılında Haydar Aliyev'in yeniden siyasi iktidara dönüşünden sonra 20 Ocak faciasının patlak vermesinin nedenlerinin araştırılması ve onu çıkaranların sorumlu konusu yönünde önemli adımlar atıldı. 20 Ocak faciasının halkımızın tarihinde yeri ve rolü, bu facianın ebedileşdirilmesi ve tüm dünya kamuoyuna duyurulması yönünde önemli çalışmalar yapılmıştır.
Haydar Aliyev 1994 5 Ocak de 20 Ocak faciasının 4. yıldönümünün geçirilmesi ile ilgili verdiği Fərmanda Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi trajediye tam ve makul siyasi-hukuki değer verilmesi tavsiye edildi. Ulusal Meclis 1994 martın 29-da 1990 20 Ocak'ta Bakü'de işlenmiş trajik olaylar hakkında karar kabul etti. Bununla da Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in teşebbüsü ve ısrarı sonucu 20 Ocak faciasına devlet seviyesinde hukuki-siyasi değer verildi.
Bakü şehrinin en yüksek yerinde bulunan şehitlikte Azerbaycan'ın özgürlüğü mücadelesinde şehit olanların anısına dikilmiş muhteşem "Ebedi meşale" anıt-kompleksi de Haydar Aliyev'in girişimi ile inşa edilmiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanının 2000 yılı, 17 Ocak imzaladığı Fermanla 1990 20 Ocak faciası sırasında şehit olanlara "20 Ocak Şehidi" fahri adı verilmiştir.
Bugün Azerbaycan halkı özgürlük uğrunda canlarını kurban eden şehitlerimizi ve cesur Vatan evlatlarının kahramanlık mücadelesini çok büyük saygı ve hürmetle aziz tutuyor, onların yiğitliğini takdir. Şehitlerimizin kanı pahasına kazanılan bağımsızlığımızı kanımızla ve canımızla korumalı, Haydar Aliyev'in dediği gibi, onu kalıcı, ebedi ve dönmez etmeliyiz.