11 Temmuz 2015 Cumartesi

İnsanlığın Utanç Günü - Srebrenitsa Soykırımı

Hadimul Kuran
editor@turkata.com 

Bundan tam 20 yıl önce Bosna savaşı bitti denilen bir dönemde çizilen haritaları yeniden değiştiren ve bölgedeki Boşnak Müslümanların acılarına bir yenisini ekleyen büyük bir katliam yaşandı: Srebrenitsa Katliamı. Bu Bosnada üç buçuk sene boyunca işlenen yüzlerce katliamdan sadece bir tanesiydi.
Balkanlar 21. Yüzyılın eşiğinde dünyaya yeni bir utancı resmetti. Srebrenitsa katliamını bir döneme damgasını vurmuş bir vakadan çok, Osmanlı hakimiyeti boyunca sessiz kalan ve Osmanlının düşmesile birlikde yarım kalan hesapların yeniden görülmeye başladığı seri katliamların son halkası olarak görülmesi daha uygundur. Zira “Sırp Kasabı” lakablı Sırp general Ratko Mladiç katliamdan hemen önceki konuşmasında:  “İşte burada 11 Temmuz 1995’te Sırb Srebrenitsasındayız. Büyük ve mukaddes bir Sırp günü arafesinde bu kenti Sırp milletine armağan ediyoruz. Türklere karşı yapılan başkaldırı anısına Müslümanlardan intikam almanın vakti geldi” demişti. Yuqoslavyanın lideri Tito öldükten sonra buradaki halkların hepsi kendi liderlerinin öncülüğünde teker teker kendi bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1992 yılının Şubat ayında da Bosna bir refeandumun ardından bağımsızlığını ilan etti. Ancak Bosnanın bağımsızlığını tanımayan Sırplar kendilerini üstün ırk gibi görüyorlardı ve “Büyük Sırbistan” hayalleri vardı. Sırplar Nisan 1992’de Radovan Karadziçin öncülüğünde Bosnaya saldırarak Saraybosnayı kuşatma altına aldılar ve üç buçuk yıl süren Bosna Savaşını başlattılar. Savaş başlamışdı ve dünyanın en büyük 4.ordusu olan Yugoslavya ordusunun silahları ile silahlanmış Sırplarla hafif silahlar ve az sayıda mermiyle savaşan Boşnaklar karşı karşıyaydı. 1992 – 1995 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik temizliğe maruz kalan Bosnanın Doğu yakasında tüm dünyanın gözleri önünde Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işledi. Srebrenitsada olaylar daha 1992 yılında başlamıştı. Sırp güçleri Srebrenitsanı işgal ederek buranı Boşnaklardan temizlemek niyetinde idi. Sırbistan sınırına 10 km mesafede yeleşen Srebrenitsa stratejik öneme sahipti. Orta Bosnadaki birlikleriyle temas kurmak isteyen Sırp güçleri şehri ele geçirmekte kararlıydı. Daha önce kuzey Bosnadan kaçanların sığındığı kent Sırp güçleri tarafından kuşatılır. Şehre sığınanlar Birleşmiş Milletler barış gücü olan Hollandalı askerler tarafından korunuyordu. Mayıs ayından itibaren şehrin dışarıyla irtibatı tamamen kesilmişti. Şehirde artık açlık ve hastalık kol geziyordu. Bosnada Boşnaklar bazı başarılar kazanmaya başlayınca BM Dayton Barış Anlaşmasını başlattılar. Sırplar görüşmelerde avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve Srebrenitsaya saldırdılar. Tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın seyirci bakışları arasında sergilediler. Savaşın başlamasından bir yıl sonra BM Güvenlik Konseyi 16 Nisan 1993’te Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde, Bihaç ve Srebrenitsayı güvenli bölge ilan etmişti. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak BM tarafından “güvenli bölge” olarak ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askerinin koruduğu Srebrenitsaya sığınmıştı. BM tarafından güvenli bölge ilan edilmesinden iki yıl sonra Srebrenitsalı Müslümanlar II Dünya Savaşından sonraki en büyük toplu soykırıma uğradılar. Sığınmacıların yaklaşık olarak 25.000’i barış gücü askerleri tarafından  Srebrenitsaya birkaç kilometre mesafedeki Potaçarideki barış gücü askerlerinin bulunduğu kampa yerleştirilmişti. Boşnakları Sırplara teslimden önceki toplantıda Sırplar adına General Mladiç, BM barış gücü adına Albay Thomas Karremans ve Müslümanlar adına Öğretmen Nesib Mandzic vardı. Görüşme sonunda Müslüman Boşnaklar BM barış gücüne emanet edilmişti. Ancak 6 Temmuzda başlayan saldırı 11 Temmuz Sırpların şehre girmesiyle son bulur. Sırp güçleri 9 Temmuzda esir aldıkları 30 Hollandalı asker karşılığında Boşnakları teslim alırlar. Kampdaki  binlerce savunmasız Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te “Sırp Kasabı” Ratko Mladiçe teslim edilir. Askerler 12 yaş üstü erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırırlar. 30 saat içinde Potaçari kampına sığınan Boşnaklar otobüslerle taşınırlar. Katliam merkezine kurbanları taşıyan otobüslerin yakıtı da Hollandalı askerlerce temin edilmişti. Sırpların amacı Boşnak neslini ortadan kaldırmaktı. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldüler. Srebrenitsadan Tuzlaya kaçmaya çalışan 15.000 Boşnak yol üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp güçleri tarafından öldürüldüler. Az bir kısım insan sağ olarak Tuzlaya ulaşabildi. 2 gün içinde şans eseri kaça bilen birkaç Boşnak haricinde binlercesi ortadan kaybolmuştur.  Kendilerinden bir daha haber alınamayan Boşnakların ceset parçaları zaman zaman bulunan toplu mezarlarda ortaya çıkıyordu. Katliamın boyutları her toplu mezar açılınca bir kez daha ortaya çıkıyordu. Manzara dehşet vericiydi. Aynı kişiye ait ceset parçaları bir birinden 50 – 60 m uzaktaki mezarda bulunuyordu. 11 Temmuz 1995’de Bosna – Hersekin Srebrenitsa kentinde  general Ratko Mladiçin komutasındaki Sırp ordusu II. Dünya Savaşından bu yana Avrupada gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımını gerçekleştirdi. Katliama Bosna Sırp ordusunun yanında “Akrepler” olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettikleri ve 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin koruduğu Srebrenitsadaki 10.000 erkek Sırp güçleri tarafından esir alındı ve bir hafta süren katliamda Birleşmiş Milletler verilerine gore 8372 kişi öldürüldü ve 64’ü bulan toplu mezarlara gömüldü. (ülke genelinde 500”den fazla toplu mezar bulunmuştur.) Sırplar topladıkları ve günlerce sistematik işkenceden geçirdikleri Bosnalı Müslümanları babalarının, evlatlarının, kardeşlerinin, akrabalarının gözü önünde öldürdükten sonra cesetlerini yine onlara gömdürdüler. Cesetlerin kimliklerinine belirlenmemesi için cesetleri gömüldükleri mezarlardan buldozerlerle defalarca başka yerlere naklettiler. Katliam yapanlar toplu mezarları gizlemek için çevreni bitki örtüsüne uygun bitkilerle yeşillendirdiler, tarama yapılmasın diye mezarların içine metal parçaları bıraktılar. Suç izlerinin saklanmasında gösterdikleri bu özen toplu mezarların bulunmasını sağladı. Toprağın bu kadar kurcalanması ve gömülen cesetlerin toprağı beslemesi sonucu topraktan Artemis isimli çiçek fışkırdı, sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de hızla çoğaldı. Mavi kelebekler Sırpların işlediği ve bütün dünyadan gizlemeye çalıştığı soykırımı bütün dünyanın gözleri önüne serdi. Birleşmiş Milletler verilerine göre Srebrenitsada sadece 8372 kişi öldürülmüştü. Oysa gerçekte 15 bin Boşnak Sırplar tarafından katledilmişti. Potaçari mezarlığındaki kabirlerde yalnız erkek cesetleri vardır ve hepsinin ölüm tarihi aynı: 11 Temmuz 1995. Srebrenitsada yaşanan bu katliam Avrupada hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti. 26 Şubat 2007”de Lahey Adalet Divanı da bu katliamı bir “soykırım” olarak kabul etti. Ancak Sırbistanı sorumlu olarak kabul etmedi. Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi tarafından Srebrenitsa Soykırımından dolayı aranan, yargılanan ve mahkum olan Sırp Üst Subaylar: Momcilo Krajisnik Bilyana Plavsiç Ratko Mladiç Zdravko Tolimir Bilyana Plavsiç Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyetinin kurucusu, Momcilo Krajisnik  Bosna-Hersek Millet Meclisinde milletvekili, Ratko Mladiç Bosna Sırp Ordusu’nun Başkomutanı, Zdravko Tolimir ise Sırp Cumhuriyeti Genelkurmay Başkan Yardımcısıydı. 1992-1995 yılları arasında Radovan Karadziç ve Momcilo Krajisnik ile birlikte “Müslüman ve Hırvatlardan Arındırılmış Bosna” projesinin çerçevesinde “etnik arındırma” olarak adlandırdıkları katliamda binlerce insanı katletmişler ve müebbet hapis cezası yerine belirli süreler dahilinde hapis cezasına çarptırılmışlar. Momcilo Krajisnik 20 yıl, Bilyana Plavsiç 8 yıl hapis cezası almıştır. Zdravko Tolimir 2007 yılında ve Ratko Mladiç ise 2011 yılında tutuklanmıştır.  Hollanda hükumeti ise Bosnada görev yapan askerlerine 2006 yılında “Üstün Hizmet Madalyası” verdi. Soykırımın 20. yılında düzenlenecek anma töreninde 136 kurban daha toprağa verilecek ki bunlardan 18’i 18 yaşın altındadır. Bu yıl defnedilecek katliam kurbanlarının en yaşlısı ise öldürüldüğünde 75 yaşında olan Yusuf Smayloviç. Smayloviç, oğlu ve torunu ile birlikte toprağa verilecek. Soykırımdan kaçanların orman yolunda Sırpların kontrolu altında olmayan Tuzlaya ulaşabilmek üzere geçtiği güzergahtaki üç günlük barış yürüyüşü 8 Temmuzda başladı. Nezuk kasabasından 8 Temmuzda yola çıkacak katılımcılar üç günlük yürüyüşün ardından Srebrenitsaya ulaşacak. Potoçari Mezarlığı’nda ilk cenaze töreni 600 Srebrenitsalı'nın defnedildiği Mart 2003’te yapılmıştı. Bugüne kadar toprağa verilenlerin sayısı 6 bin 241. 11 Temmuz'da, katliamın yıldönümünde kimlikleri tespit edilen 136 cenaze daha toprağa verilecek. Bugüne kadar bulunan ceset sayısı 7 bin. Diğer 1372 kişiden hala iz yok. Son cenazeyle beraber toplam 6 bin 377 kişinin mezar yeri olacak. Cenaze namazı 11 Temmuz Cumartesi günü saat 13:00’te öğle namazına müteakip kılınacak.   Üç buçuk yıl devam eden savaşta Kızıl haç örgütü verilerine göre 312.000 kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi evlerini terketmek zorunda kaldı, 17.689 (27.734) kişi hala kayıp. Savaşta öldürülen çocuk sayısı 17.000, savaş boyunca yaralanan çocuk sayısı 35.000, 1800 çocuk ömür boyu sakat kaldı. 44.000 Boşnak kadınına va kızına Sırp güçleri tarafından tecavüz edildi. Toplu Mezarları Araşdırme Enstitüsü 18 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda 20.000 cesede ulaştı. Bunlardan yaklaşık 18.000”nin kimliği belirlendi. Srebrenitsada katliamın yıldönümünde Sırp bayramı ve General Mladiçin Srebrenitsanın özgürlüğünü ilan ettiği anı Sırplar bayram olarak kutlar. 8 Temmuz 2015’te BM Güvenlik konseyi üyesi 15 ülkeden 10’u bunun bir soykırım olduğu yönünde oy kullandı. Daimi üye Rusyanın veto etmesi nedenile tasarı kabul edilmedi. Uluslararası Adalet Divanı Sırbistan devletini soykırım suçundan aklamakla kalmamış Bosna – Hersek genelinde işlenen suçlardan da yalnızca Srebrenitsada gerçekleşenleri soykırım suçu olarak tanımlamıştır. Avrupanın ortasında, Srebrenitsada 11 Temmuz 1995’te insanlık son nefesini verdi.