Türkiye’de yaşanan seçim sonrası süreç Türk dünyası tarafındanda yakından izleniyor. Özellikle Doğu Türkistan’daki Türkler bu süreci ve çıkacak sonucu merakla bekliyor.
Türkiye matematiksel olarak olası koalisyon hesaplarını tartışırken Doğu Türkistan’daki Türkler koalisyonun adın çoktan koymuş ve Türkiye’den gelecek haberi bekliyorlar. Komünist Çin’in zorba, despot ve vicdansız yönetimi altında ezilen Doğu Türkistan Türkleri, Türkiye’de oluşacak tablonun kendilerini de doğrudan etkileyeceğini düşünüyor. Tek dayanak ve çıkış noktası olarak gördükleri Türkiye idaresinde herhangi bir kriz veya boşluk oluşmasından neredeyse Türkiye’deki Türklerden daha çok endiye duyuyorlar.
Doğu Türkistan Vakfı eski Başkanı ve Uyghurnet.org Yayın yönetmeni Hamit Göktürk’e, Doğu Türkistan Türkleri’nin, Türkiye’de yaşanan süreci nasıl izlediklerini sorduk.
Türkiye’yi bir ilham, ümit kaynağı ve dayanak olarak gören Doğu Türkistan’ın İstanbul’da vefat eden lideri İsa Yusuf Alptekin’in “Türkiye, Türk –İslam Aleminin yegane istanatgahıdır. Allah Türkiyemizi ebedi payidar kılsın” sözünü sürekli dillendirirdiğini hatırlatan Hamit Göktür, “Türkiye, Türk dünyası ve Doğu Türkistan Türklerinin adeta gözü ve kulağı. Bu rol Osmanlı’dan beri devam ediyor.” dedi.
Göktürk unutamadığı iki deyimi anlattı: Doğu Türkistan’da “Bizge yorukluk garptin Kilidu = Bize ışık Türkiye’den (Batı’dan) gelir.” ve “Dünya yıkılsa Rumga patar – Rum yılıksa nege patar? = Dünya yıkılırsa Diyari-Rum (Türkiye’ye) sığar – sığınır – Türkiye yıkılırsa (Allah korusun) nereye sığar- sığınır?” sözünü ben daha çocuk iken, Doğu Türkistan’da babamdan duymuştum.
Kitle iletişim araçlarının gelişmesi, internet ve diğer sosyal medya araçlarının artması ile Türkiye ile olan ilişkilerin çok geliştiğini, Uygur Türkü gençlerin internet ve sosyal medyayı çok iyi kullandığını anlatan Göktürk, “Türk televizyonları Doğu Türkistan’dan izleniyor. Türk televizyonlarından Türkçe öğreniyorlar. Karşılıklı ziyaretlerin artması da tarihte olmadığı kadar bir yakınlaşmayı oluşturdu. İstanbul – Urumçı arasında haftada 5 gün uçak seferi var. Turist olarak da gelenler çok” şeklinde konuştu.
Doğu Türkistan’da insanların sohbetlerinde Türkiye’ye kendi ülkeleri gibi baktıklarını ve gelişmelerden söz ettiklerini belirten Göktürk, “Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar. Çünkü Uygur Türkleri kendi geleceklerini Türkiye’de arıyor ve bu topraklarda görüyor. Özellikle 05 Temmuz 2009’daki Urumçi katliamından sonra, 9 Temmuz’da devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Roma’da G-20 zirvesinde Çin katliamı için “Urumçi’de yapılanlar adeta soykırımdır” şeklindeki tarihi açıklaması Uygur Türklerinin hafızalarına silinmez bir iz bırakmıştır.
Ayrıca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’inin ta Kaşgar’a kadar giderek, kardeşlerimiz ile kucaklaşması, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’un, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Urumçi ziyaretleri tarihi ve iz bırakan çok önemli dönüm noktaları olmuştur. Ekim 2009’da dönemin Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ay yıldız armalı Türk uçağı ile Urumçi Havaalanına direkt inmesi Doğu Türkistan Türklerinin kalbinde derin iz bıraktı. Ayrıca Bakanlarımız siyasi parti liderlerimiz ve devlet adamlarının Doğu Türkistan ile ilgili söylemleri de günü gününe Doğu Türkistan’da dinleniyor ve izleniyor.” ifadelerini kullandı.
Hal böyle iken Türkiye’nin sadece Türkiye’de yaşayan Türklerin değil, Türk dünyasında ve İslam aleminde de yakından izlendiğini belirten Hamit Göktür şunları söyledi:
“İstikrarlı ve güçlü bir Türkiye ancak mazlum kardeşlerine yardım edebilir ve kol kanat gerebilir. Doğu Türkistanlılar bu durumu çok iyi farkındadır. 07 Haziran seçimlerinden çıkan sonuç ya koalisyon veya erken seçimi gündeme getirdi. Erken seçimin sonucu fazla değiştirmeyeceği net ve açık. Bu durumda parti programları, dünya görüşleri ve inançları noktasında birbirlerine çok yakın değerler taşıyan MHP ile AK Partı’nin, çevremizdeki siyasi gelişmeleri de göz önünde bulundurarak, ülkemizin selameti, geleceği ve istikrarın korunması noktasında bir Muhafazakar – Milliyetçi koalisyon kurmaları en isabetli seçim olacaktır.
Türk – İslam dünyasının ümit ve beklentilerinin karşılanması, en azından ümit ve ilham kaynaklarının sönmemesi için bunun çok elzem ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Kurulacak hükümet yalnız Türkiye’nin değil, Türk dünyasının ve ateşler içinde yanan İslam aleminin selametini, geleceğini ve takdirini de yakından ilgilendiriyor.
Diğer Partiler ile de ittifak içinde koalisyonlar kurulabilir. Geniş tabanlı hükümetler istikrar için çok önemlidir. Ancak geçmiş koalisyon hükümetlerinin uygulamalarında görüldüğü gibi, fikir, düşünce ve değerler noktasında yakınlığı ve birlikteliği olan AK Parti ile MHP’nin daha uyumlu ve rahat çalışabilecekleri ortadadır.”
KAYNAK : Vahdet Gazetesi