3 Ağustos 2015 Pazartesi

Saliha Eşime İthaf

Senan Kazımoğlu
senan@turkata.com

"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının..." [1] Ayetten de görüldüğü gibi, Allahü
Teala, kadını, erkeğe eş olarak yaratmıştır. Kadın, erkeğe eşit değil, eştir! Allah insanı fıtratı gereği, karşı cinse ilgi duyma ve eş edinme ihtiyacıyla yaratmışdır. İnsanın eş seçerken dikkatli olması gerekir.
Eşlerin bir birlerine olan sevgisi, Allahın varlığının en büyük delillerindendir. Bu gerçeği Allah, Rum suresinin 21. ayetinde şöyle anlatıyor:
"Size, kendileriyle huzur bulmanız için kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet koyması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ibretler vardır." [2]
Peygamberimiz (s.a.s): “Kadınla şu 4 şey için evlenilir: Malı için, asaleti (soyu) için, güzelliği için ve dini için. Sen dindar olanı tercih et, mesut olursun.” [3] buyuruyor. Gerçek mutluluk da budur. Zira dindar eş, saliha eştir. Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor:
"Dünya (başlı başına) bir faydalanma (imkânı) dır. Dünyanın en hayırlı nimeti de sâliha kadındır." [4]
Saliha eş, öldükten sonra bile sevap kazandıran salih ve saliha evlatlar demektir. Saliha eş, bu dünyadaki en büyük destekçin, yardımcın, dünya ve ahiret mutluluğunun anahtarıdır. Bir insan için saliha bir eşten daha yakın kimse olamaz. Peki kimdir saliha eş??? Yine Rasulullah (s.a.s) buyuruyor: "Kişinin sahip olduğu en kıymetli hazineyi size haber vereyim mi? Saliha kadındır ki, yüzüne baktığı zaman kocasını sevindirir; emrettiği zaman itaat eder; yanında olmadığı zaman da kocasının haklarını korur." [5]
Başka bir hadisde de Efendimiz (s.a.s) saliha eşi şu şekilde vasflandırıyor:
"Mü'min, takvadan sonra, saliha bir eş kadar hiçbir hayır ve mutluluktan yararlanmış değildir. Saliha kadın, kocası kendisine bir şey emrettiği zaman itaat eder, yüzüne baktığında onu sevince gark eder, hakkında yemin etse, onu yerine getirir, bırakıp bir yere gidecek olsa nefsi ve malı hakkında hiç bir endişe duymaz, emin olur." [6]
Bazı insanlar dinimizi yalnış anlıyorlar. Sanki dinimiz sevgiye karşıymış gibi düşünüyorlar. İslam asla sevgiye, aşka karşı değildir. Aksine, İslam, sevginin değersizleştirilmesine, yozlaştırılmasına, sevgi adı altında zinaya, flörte karşıdır. Dinimiz, gerçek sevgini muhafaza eden, aşkı yaşatan bir dindir.
Kuran-i Kerimin tabiriyle "Üsve-i Hasene" yani en güzel örnek olan Rasulullah, (s.a.s) hanımlarına karşı olan sevgisini söylemekten hiç bir zaman çekinemezdi. Peygamberimiz, (s.a.s) Hz. Haticenin sevgisini, Allahü Tealanın, onun kalbine verdiğini ve Allahın onu Hz. Haticenin sevgisiyle rızıklandırdığını [7] söylemiştir. Hatta Hz. Hatice vefat ettikten sonra bile onun, arkadaşlarına ve akrabalarına daima hürmet ve saygı göstermiştir. Bir başka hadisinde de bir sahabenin: "Ya Rasulallah! Halkın, sana en sevgilisi kimdir?" sorusuna, Rasulullah (s.a.s): "Aişe'dir" [8] buyurdu.
Bir Müslüman her zaman eşinin gönlünü hoş etmeli ve eşine sevgi sözcükleriyle seslenmelidir. Peygamberimiz (s.a.s) Hz. Aişeye, "Hümeyra" (Gül gibi) diye seslenirdi. [9]
İnsanın eşine karşı sevgi, şefkat ve merhamet duyması, Allahın, o aileni sevdiğinin bir nişanesidir. Zira Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki:
"Allah, bir ailenin fertlerini sevdiği zaman, onların aralarına şefkat ve merhameti sokar" [10]
Bir hadisinde Peygamberimiz (s.a.s): “Karı koca birbirine sevgi ile bakınca Allahü Teala da onlara rahmet nazarı ile bakar” [11] buyuruyor. Tek Peygamberimizin (s.a.s) bu hadisi bile İslamın sevgiye ne kadar önem verdiğini ve teşfik ettiğini göstermiyor mu?
Sevgi insana, Allah tarafından verilmiş bir armağandır. Gerçek sevgi evliliğin direğidir. Ancak ne yazık ki, günümüzde  sevgi kadar değerli, sevgi kadar ülvi bir hissi o kadar cılızlaştırıyorlar ki... Şarkılarla, dizi ve filimlerle sevgini cinsellikle bir tutuyorlar. Sevgi, asla cinsellik değildir. Sevgi, zina demek değildir. Sevgi, flört de değildir. Gerçek sevgi evlilikle başlar ve yıllar geçtikçe olgunlaşır. Evlilikten önceki sevgi, gerçek sevgi değildir. Eğer o hiss evlilikle şerefleniyorsa, asıl sevgi o zaman başlıyor. Evliklik öncesi sevgi, ağaç tohumu gibidir. Nasıl ki, ağacı yeşertmek, büyütmek ve olgunlaştırmak için tohumu toprağa atmak gerekiyorsa, sevgini yaşatmak ve büyütmek için de mutlaka evlilik gereklidir. Yoksa tohum toprağa atılmayınca hiç bir şey ifade etmez, çürür gider...
Bazıları da evliliği sadece cinsellik gibi görüyorlar. Bu da gerçek sevgi olamaz. Zira cinsellik üzerinde kurulan sevgi, isteğine ulaşınca biter. Onun için siz, sevginizi dünya ve ahiret evliliği üzerine kurun ki, sadece bu dünyada değil, ahiretde de sevginiz, birlik ve beraberliğiniz devam etsin.
Allah gerçek sevgileri, dünya ve ahirette devam eden sevgilerden eylesin.

NOT: Bu yazımı, Allahü Tealanın, sevgisiyle kalbimi rızıklandırdığı hayat arkadaşım olan SALİHA EŞİME ithaf ediyorum. Ben ondan razı oldum, Rabbim de ondan razı olsun.
AMİN!!!



Dipnotlar:
1. [Nisa 1.]
2. [Rum 21.]
3. [Buhari, Nikah,15; Ebû Davud,Nikah,2]
4. [Müslim, rada' 64; Nesai, nikah 15;]
5. [Ebu Davud, zekat 32]
6. [İbn Mace nikah 5;]
7. [Müslim, Kitabü’l-Fedail, 75]
8. [Buhari-Fedail:1488]
9. [Es-Sünen’ül Kübra (Nesai) 5/307]
10.[Beyhaki, İmam Ahmet]
11.[Sahih Buhari 6:19, Tirmizi 14:79]