18 Nisan 2015 Cumartesi

Osmanlının Türklüğü

Senan Kazımoğlu
senan@turkata.com

Bir milletin milli mensubiyeti o milletin kimliyidir, soyudur. Bir millet hakkında konuşurken onun milli kimliğine, onun törelerine, yaşam
tarzına bakmalısın. Bunlar olmadan o millet hakkında fikir söylemek doğru olmaz.
Osmanlı devletinin Oğuz Türklerinin Kayıdan boyundan olması herkese malumdur. Ancak, Osmanlı'nın daha sonraki faaliyetleri, (ben buna başarıları diyeceğim) bazılarında "Osmanlı Türklüğünü unuttu, Osmanlı Türklüğe ihanet etti, Osmanlı Türk düşmanıydı" ve. s. gibi düşünceler uyandırdı. Bir çokları da bunu kasıtlı şekilde yaydılar. Her şeyden önce onu söyliyeyim ki, Osmanlı devleti 3 kıtaya hükmeden büyük devlet. Ve bu devlet milliyet düşüncesiyle yönetilemezdi. Meseleye ilk önce bu şekilde bakmak gerekir.
Osmanlı'yı Türk görmeyenlerin en birinci iddiaları, Osmanlı hanımlarının Türk olmamasıdır. Bu bağımsız bir yazı konusudur diye bu konuya girmiyorum.
Osmanlı hakkında bir diğer iddia Osmanlı devlet adamları ve şairleri tarafından Türklerin rencide edilmesidir. Bu konuda en öne çıkan daha "Etrakı bi idrak" (idraksiz Türkler) kelimesidir ki, bunu her zaman Osmanlı aleyhine kullanıp, Osmanlı'yı "Türk düşmanı" gösterirler. Osmanlı döneminde halk arasında sorun çıkaranlara"idraksiz Türkler" denilmesi normaldir. Çünkü Osmanlı kendini, kendi milletini Türk bildiği için "idraksiz Türkler" diyor. Ne demeliydi peki? İdraksız Osmanlı mı demeliydi ??? Bu Osmanlı'nın "Türk düşmanlığı" ni değil, tam aksine Osmanlı'nın Türklüğünü gösteren delillerden biridir.
Osmanlı Devleti'ne Batı kaynaklarında da "Türk" denilmesi Osmanlı'nın Türk düşmanı olmadığını, aksine Osmanlı'nın Türk devleti olduğunu gösteren en güzel örnektir. Osmanlı'nın Türklüğü ile ilgili Avrupa'da mevcut olan fikirlerin bazılarına göz atalım: Avrupalıların 11. yüzyıldan bu yana Anadolu için kullandıkları Türkiye sözü Osmanlılar için de kullanıldı. Avrupa haritalarında Osmanlı, "Türk İmparatorluğu" olarak gösteriliyordu. Padişaha da Türk sultanı diyorlardı. Osmanlı'ya gelen seyyahlar "Türkiye'ye geldik" ifadesini kullanıyorlardı. 1603 yılında Richard Knollesin yazdığı "Genel tarih" kitabında Osmanlı devleti hakkında "Türklerin muhteşem imparatorluğu çağımızın dehşeti" olarak bahsedilir. Uzun süre Osmanlı'da kalan ve kültüründen etkilenen gezginler "Türkleşdikleri" suçlamasıyla hapse bile atılırdı.
Dünyaya yıllarca hükmeden, dünya devleti olan Osmanlı Türk düşmanı olsaydı, Türklüğü silmeye çalışsaydı, batının ne haddine ki, ona bu adı versinler.
Bir diğer iddia da Osmanlı Türkçesindeki Arapça ve Farsça dillerinden alınma kelimelerin olması ile ilgilidir ki, bu da çok normaldir. Nitekim, günümüzün en güçlü dilleri İngilizce, Rusça, Fransızca ve. s. dillerinden alınma kelimeler dilimize girdiği gibi, o dönemde de aynı Arap ve Fars dillerinden alınma kelimeler dilimize girdi.
Ayrıca 23 Aralık 1876'da ilan edilen Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan "Kanuni Esas" ın 18. maddesinde devletin resmi dilinin "Türkçe" olduğu ifade edilmiştir.
Bu konuyu daha da uzatmak olurdu ancak, öyle düşünüyorum ki, vicdani düşünce sahipleri için bu kadar yeter.

Son olarak Türk Ocağı'na 5000 altın bağışlayan Osmanlı'nın 35. Sultanı Mehmed Reşat'ın yanına gelen Türk Ocağı heyetine verdiği bu mükemmel cevap, aslında konuyu özetlemektedir: 

"Ben Osmanlı Padişahı, İslam Halifesi ve Türk Hakanıyım"